ABD ve müttefiklerinin bize vermekte nazlandığı tüm modern
silahları ürettik evelallah...
Afrin harekatının zafere dönüşmesinde Mehmetçiğin kahramanlığı
kadar, yerli üretim İHA'lar, SİHA'lar, fırtına obüsleri ve ATAK
helikopterlerinin de büyük katkısı oldu. Dünyaya Türk askerinin
kahramanlığıyla birlikte, Türk mühendisinin gücünü de
gösterdik.
İşte böyle bir zamanda atv'nin yeni dizisi '8. Gün', milli
hislerimizi bir kez daha şahlandırdı. Yıllardır ASELSAN'daki
şüpheli mühendis ölümlerini film gibi izlemiş, FETÖ yapılanmasının
da etkisiyle bunların üzerine yeterince gidememiştik. O
mühendisler, ABD'nin bize sattığı savaş uçaklarındaki füze
sistemini 'özgürleştirmek' için yeni bir yazılım hazırlıyordu.
Çünkü o sisteme göre Amerikalılar; kendi uçaklarını ve
müttefiklerini 'dost' olarak kodluyor, canlarının istediğini
'düşmana' çeviriyor, yani kime füze atacağımızı resmen onlar
belirliyordu. Hatta yazılımın içinde, uçakların havada kendi
kendilerini imha etmelerini sağlayan bir koddan bile söz
ediliyordu.
'8. Gün' dizisindeki özel yazılım şirketi, bu prangayı kırmak için
bir yazılım geliştirmişti.
Ama dışarıdan uzanan eller, şirketin içindekilerle işbirliği
yaparak bu yeni sistemi bozmak için harekete geçti. '8.Gün', bu
müthiş olay etrafında gelişen hikayesi ile hem dizi severlere cazip
bir alternatif sundu, hem de insanların ilgisini askeri sanayide
yaşanan bu muazzam kumpas ve entrikaların üzerine odaklayarak,
'haberci' bir kimliğe büründü.
Dizinin ilk bölümünü adeta nefes nefese izledim. Tempo bir an olsun
düşmedi. Sürprizler birbirini kovaladı. '8. Gün', aşk üçgenli
entrika dizi klişelerinden yaka silkenler için çölde vaha oldu.
...