Independent'in kapağındaki Rus zulmünden kaçmaya çalışan Ukraynalı kızın fotoğrafını görünce aklıma hemen Schindler'in Listesi filmindeki o meşhur sahne geldi.
Naziler, Yahudileri katletmek için toplama kamplarına götürürken her yer ve herkes siyah-beyaz, sadece o kızın paltosu kırmızı renkteydi. Sonra o kırmızı paltoyu bir ceset yığınının ortasında görüyorduk, kocaman bir kan lekesi gibi...
80 yıl sonra aynı coğrafyalarda evinden, yurdundan, belki de ana babasından kopartılan bir kız çocuğu; soran, sorgulayan gözlerle aynı meçhulün yolcusuydu. Bu kez üzerindeki paltonun rengi pembeydi. Umudun, hayalin, neşenin, çocuk masumiyetinin rengi...
Aradan 80 yıl geçti... Değişen hiçbir şey yok. Soldurup duruyoruz çocuksu renkleri...
Gençlerimize yazık...