Zor günleri atlatırken birbirimizi teselli etmek için hep böyle
deriz: "Açlıktan kim ölmüş?"
Tarih TV'de tüylerim ürpererek izlediğim Büyük Çin Kıtlığı adlı
belgesel bu sözün anlamsızlığını ortaya koyan belgelerle doluydu.
Çin'de komünist hükümetin kıtlık karşısındaki acizliği ve
basiretsizliği nedeniyle 1958 - 1962 arasında 55 milyon kişi
açlıktan ölmüştü. Bu, iki dünya savaşında ölenlerin sayısına
eşitti.
Bundan sonra yazacaklarım, rahatsızlık verici olabilir. Kendisine
ve özellikle de midesine güvenmeyenler, lütfen okumayı burada
bırakıp, diğer yorumlara geçsinler.
Şimdi size bu belgeselin ışığında, açlıktan ölmenin nasıl bir şey
olduğunu anlatmaya çalışacağım. Bundaki amacım, şu anda Gazze'de
bir lokma ekmeğe muhtaç olanlarla empati kurabilmenize yardımcı
olmaktır. Burası, köprüden önceki son çıkıştır. Tekrar uyarıyorum,
hassaslar devam etmesin.
Açlıktan ölme raddesine gelince insanların zayıflaması duruyor,
aksine vücudunda şişlikler oluşuyor, organları canlıyken çürümeye
başlıyormuş.
Kendini avutmak, daha doğrusu kendini kandırmak için çamur yiyenler
bile olmuş. Ama onlar da kısa süre içinde kabızlıktan ölmüş.
Kıtlık sırasında binlerce...