İzmir depremi sırasında canlı yayınlarda ağlayan muhabir ve spikerleri yerden yere vurdular. Neymiş efendim, habercilik soğukkanlılık gerektirirmiş, haberci duygularını kontrol etmek zorundaymış, asla ağlamazmış. Bütün bunlar, vicdanlardan reyting sağmak adına yapılan ajitasyonmuş...
Şimdi bulundukları plazaların camlarından dışarı bakarak bunları yazıp söyleyenlere soruyorum: Siz hiç deprem enkazında bulundunuz mu? Ben bulundum. 1999 Marmara Depremi'nde bir akrabamın Avcılar'da bulunan evini kontrol etmek için bölgedeydim. Yol kenarında yıkılmış bir apartmanın enkazında kurtarma operasyonu vardı. Belki yardımım dokunur diye oraya koştum. Gerçekten de insan gücüne ihtiyaç vardı. Zemin katında oto galerisi yapmak için kolonları kesilen bina un ufak olmuştu. Açılan bir hayat koridorundan kapıcı dairesine ulaşılmaya çalışılıyordu. Elden ele molozları tahliye etmek için elimde kova ben de o dehlize girdim. Kokusu burnumda, beton tozunun çapağı hâlâ gözlerimde sanki. Yanımdan çıkartılan cesetlerin bembeyaz yüzlerini unutamıyorum.