İlk kez bir yılı uğurlamıyorum, resmen kovalıyorum.
Eminim siz de benimle aynı duygular içindesiniz. Patlamalar,
suikastler, darbe girişimleri, hain tuzaklar, ihmal faciaları,
ölümler, acılar, gözyaşları ile tıka basa dolu bir yılı 'nihayet'
geride bırakıyoruz.
Peki 2016'da ekranda en çok ne gördük? Kırmızı üzerine kocaman
beyaz harflerle yazılmış, sürekli yanıp sönen 'Son Dakika'
ibaresini... Onu her gördüğümüzde yüreğimiz kabardı.
Altına dizilen cümleyi korkarak okuduk. Haber bültenlerinin
jeneriği dönerken dualar ettik.
15 Temmuz gecesini milletçe ayakta geçirdik. Kimi ekranları
başında, kimi tankların üzerinde salavat getirerek... Günlerce sela
vermekten selam vermeye vaktimiz olmadı.
Yıllar sonra biri bana '2016' dediğinde gözümün önünde
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın CNN Türk ekranlarında Hande
Fırat ile yaptığı telefon bağlantısı ile TBMM'nin bombalandığı o
dehşet anı canlanacak.
Eminim 2016 panoramasını yapan programlarda az önce sıraladıklarımı
tekrar tekrar izliyorsunuzdur.
Ben farklı bir şey yapacağım. Bunca kötülüğün, vahşetin, dehşetin
yaşandığı 2016'nın ekranından 'güçlükle süzdüğüm' iyi anları
sıralayacağım sizlere, 2017'ye umut olsun diye...
YÜREĞİMİZ TİTREDİ
Bir eli öpülesi şehit babası vardı. Şehit Uzman Çavuş Nuh
Özdemir'in babası Mehmet Amca... Ordu'da yaşadıkları evin yolu
yoktu. Şehit haberini vermek için yolu özel olarak dozerlerle açmak
zorunda kalmışlardı.
Virane halinde, duvarları naylon torba ile örtülü ev, hepimizin
yüreğini dağlamıştı.
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, hemen Mehmet Amca'yı arayıp
evlerinin onarılacağını söylemişti. Peki o baba ne yanıt verdi?
"Burada bizimki kadar kötü durumda sekiz ev daha var. Mümkünse
hepsini tamir edin..." O gönül insanı, diğer yedi komşusu aynı
sefaleti yaşarken, gıcır gıcır bir evde oturmayı gururuna
yedirememişti.