Star'ın dizisi Anne'nin son bölümünü pek çok izleyici gibi ben de içim kıyılarak, büyük bir hüzün ve öfkeye kapılarak izledim. Eminim, ekran başındaki çoğu seyirci o bölüm sırasında gözyaşlarına boğulmuş, hatta hıçkıra hıçkıra ağlamıştır.
Dizide dehşet ve ibretle izlenen bir sahne vardı. Annesinin sevgilisinden sürekli şiddet gören minik Melek, bir akşam annesine dedi ki, 'Benim tuvalete gitmem lazım. Bana yardım et anne...' Annesi önce ne olduğunu anlamadı. Çünkü çocuğu kendi tuvalet ihtiyacını giderecek yaştaydı. Ardından onunla birlikte tuvalete girdi. Sonra.... Sonraki sahnede annesiyle kızını evin tuvaletinde gördük. Gaz tüpünün hortumu boştaydı. İçeriye gaz yayılıyordu. İkisi yere oturmuş, ölümü bekliyordu. Anladık ki o sapık sevgili, minik kıza tecavüz etmiş... Neyse ki anne, birlikte intihar teşebbüsünden son anda vazgeçti.
Son zamanlarda ekran karşısında böyle iliklerime kadar titrediğim, bana ciddi bir psikolojik travma yaşatan bu denli sert bir sahne izlememiştim. O anda ertesi gün ne yazacağımı düşünmeye başladım. Kalbim, vicdanım tam ortadan ikiye bölünmüştü. Bir tarafım isyan ediyor, böyle bir sahnenin bu kadar erken bir saatte televizyon ekranında yayınlanmasına karşı çıkıyordu. Çocuk istismarını reytinge tahvil etme ihtimali kurt gibi beynimi kemiriyor, kıymık gibi yüreğime batıyordu. Öte yanım ise 'Hayır' diyordu, 'Bu bir memleket gerçeği. Bazı evlerde belki çok daha fazlası yaşanıyor ama haberimiz olmuyor. Bazen insanları sorunlara odaklamak, akıllarını başlarına getirmek için böyle sertçe dürtmek gerekir...' İçimdeki Polyanna da bas bas bağırıp, duruyordu: 'Bu diziyi izledikten sonra anneler, babalar evlatlarına daha bir sıkı sarılacak...'