Sanki gerçek dünyamızdaki kan ve dehşet yetmiyormuş gibi, yerli
dizilerin sezon finallerinin neredeyse tamamı kana bulandı.
Yapımcılar azmettirdi, senaristler tetiğe bastı. Şimdi herkes
izlediği dizide kim ölecek, kim kalacak diye papatya falı açmakla
meşgul.
Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'da Hızır Reis ile Meryem, çiçekçi
kılığındaki bir adamın kurşunlarına hedef oldu.
Yeter'de Yekta ile Filiz zehirli mantar marifetiyle zehirlendi.
Aylin ve çocukların bindiği helikopter ise denize düştü.
Arka Sokaklar'daki Rıza Baba da kurşunlara geldi. Acil yardım
ambulansıyla değil, hasta nakil aracıyla hastaneye yetiştirilmeye
çalışıldığı için hayatta kalma şansı zor görünüyor(!)
Kırgın Çiçekler'de hangi kızın öldüğü muamma. Acaba Kader ölür mü?
Poyraz Karayel'de ise Sefer bilmecesi yaşanıyor. Muhteşem Yüzyıl
Kösem deseniz, son bölümde neredeyse boğazlanmayan kalmadı. Neyse
ki dizide kimin ölüp kimin kalacağının tüyosunu tarih kitapları
veriyor. Kördüğüm, O Hayat Benim ve Paramparça da benzer soru
işaretleri ile sezonu tamamladı.
Durum böyleyken, beni en çok Kurtlar Vadisi: Pusu'nun sezon finali
şaşırttı. İlk kez Polat Alemdar ve arkadaşları, sezonu ölüm
tehlikesi yaşamadan tamamladılar. Polat, Büyük Konsey'in inine
girdi, Gölge ve Ariel başta olmak üzere hepsini infaz etti. Polat
ilk kez 'araf'ta değil. Yaşlanıyor mu ne?Aslında tüm bunlar birer
yapımcı taktiği. Oyuncular yeni sözleşme masasına 'ağır yaralı'
geliyor. Hani şu kalp ritimlerinin grafik halinde belirdiği
monitörler var ya, hah işte onu aslında yapımcı komuta ediyor.