Bugün 23 Nisan... Çifte gazi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin
kurulduğu, egemenliğin kayıtsız şartsız milletin eline geçtiğinin
belgelendiği, Atatürk'ün çocuklara bayram hediye ettiği gün...
Düşündüm de, eğer Atatürk'ümüz bugün hayatta olsa, televizyondaki
çocukların durumunu görse; neler hisseder, neler yapardı?
Örneğin, minik Aylan'ın Ege sahillerine deniz yıldızı gibi vurmuş
minicik bedenini görseydi... Suriye'de Esad'ın kimyasal bombasıyla
vurulan minik bebeğin, boğulup ölmeden önce kameraya o son umutsuz
bakışını izleseydi...
Ya da tahta başında Latin harflerini bizzat öğrettiği o insanların
torunlarının sınavlarda sapır sapır döküldüğü ülkesinin eğitimde
neredeyse dünya sonunculuğuna oynadığını bilseydi... Bir çocuğun
sınava sadece bir dakika geç geldiği için içeri alınmayıp kaldırıma
yığılmasını, orada hıçkırıklara boğularak hayatına kahretmesini
seyretseydi...
Peki ya haber bültenlerindeki çocuk cinayetlerini izlerken mavi
gözlerinden yaşlar süzülmez miydi Ata'nın? Üç günlük bebeğini hiç
düşünmeden Haliç'in buz gibi sularına fırlatan vahşi anneyi
görseydi... Veya yasak ilişkisini öğrendi diye birlikte olduğu
kadının minicik evladını gün boyunca servis minibüsünün bagajında
elleri, ayakları, ağzı kapalı gezdirip gün sonunda da hunharca
öldüren servis şoförünün Türk olduğunu bilseydi?
Ya dizilerdeki çocuk istismarına ne derdi Ulu Önder?