Bu köşenin takipçileri, sadece televizyon değil, memleketi
ilgilendiren tüm konular üzerine kafa yorup fikir beyan ediyor,
eleştirilerini dile getiriyorlar.
Köşemize katkılarıyla artık hepinizin tanıdığı sevgili okur/dostum
Kamil Çetin de, iki hafta önce ziyaret ettiği Bodrum'dan 'ibretlik'
izlenimler aktarmış:
"Ben en son Kuşadası, Milas ve Bodrum'a 15 yıl evvel gittim. İlk
gidişim ise 30-35 yıl önceydi. Bu üç ilçe de inşaat ve betonlaşma
adına çok gelişmiş.(!) Çok acı olan ne biliyor musun sevgili
kardeşim? Bu üç ilçenin de otogarları 30 yıl evvelki otogarlar...
Hiç ama hiçbir değişiklik yok. Hepsi de ücra, kuş uçmaz kervan
geçmez Anadolu kasabası otogarları gibi. Özellikle de Bodrum
Otogarı tam bir felaket. Bu bayram oraya 2 milyonun üzerinde insan
gitmiş. Otogar rezil mi rezil bir vaziyette. İki otobüsün zor
döndüğü bir alan, tam bir gecekondu. Merak ediyorum, uzun zamandır
Bodrum'un belediye başkanı olan CHP'li Mehmet Kocadon'un yüzü
kızarıyor mu?
Gelelim ikinci konuya...
Bodrum'un içinde, tam meydanda büyük bir cami var. Sanıyorum ismi
Adliye Camii.
Bodrum Müftülüğü de aynı binada. Ve Yüksel kardeşim, inanabiliyor
musun ki. bu caminin tuvaleti ve abdest alma mekanı yok...
Çünkü caminin alt katını 'tamamen' kiraya vermişler.
Evet, yanlış okumadın, tamamen kiraya verilmiş.
Çeşmeler caminin karşısında.
Cami ile hiçbir ilgisi olmayan bir alanda, 15-20 metre ileride ufak
bir şadırvan var. Her tarafı da açık. Yani insanlar yağmurda,
çamurda, kadınerkek beraber abdest alıyor.
Ben gözlerimle gördüm.
Tuvalet meselesi ise daha vahim.
50-60 metre ileride, yolun karşısında; cami ile hiçbir ilgisi,
bağlantısı yok. Fiyatı ise, lütfen sıkı dur, 2016 belediye tarifesi
ile tam 2 lira... (İşletmeci utanıyor, 1.80 alıyor) Sonuç olarak
sevgili kardeşim, iki kuruş için camiyi ticarethaneye
çevirmişler.
Halkına hizmet vermesi gereken, halk tarafından seçilen belediye
başkanı, bir tuvaleti 2 TL olarak fiyatlandırıp Bodrum'a geleni
yolunacak kaz olarak görürse, turizmden beklenti kalır mı? (Sinek
küçüktür ama mide bulandırır) Bu arada yazılı ve görsel basın, bu
aksaklıkları konu etmek yerine sürekli Yunanistan'ı yere göğe
sığmayan övgülerle tanıtır, 'bir millet iki devlet' gibi
anlatırlarsa, emin ol bu durum uzun yıllar değişmeyecektir.
Sevgilerimle..."