Her Ramazan ayı güzeldir, mübarektir, bereketlidir. Ama bu
seferki hepsinden başka... Yüreğimizin bir köşesi, güller açıp bu
güzelliği karşılamanın mutluluğunu ve heyecanını yaşarken, öte
yarısı susuz kalmış gonca gibi boynunu bükecek. Çünkü depremin
acıları daha çok taze. Bu yaraya mil çekecek kor bıçaktan mahrumuz
henüz. Sele kurban verdiklerimizin bile teni kurumadı daha. Keşke
millet olduğumuzu, bir olduğumuzu hatırlamamın daha kolay yolları
olsaydı...
İşte o nedenledir ki, bu Ramazan yara saracağız, birbirimize el
uzatacak, kol kanat gereceğiz. Sahurda, iftarda her yuttuğumuz
lokma boğazımızda yumru olmasın diye, "Allah'ım, sen olmayanlara da
nasip eyle" diye dua edeceğiz. Her ibadetimizin sonu şükre, sabra,
tevekküle çıkacak. Üzerimizde bir dam olduğu, duvarımızın yerinde
çadır bezi olmadığı için bol bol şükredeceğiz. Orucumuzu suyla
açarken, suyun alıp götürdüğü hamile hemşireye ve kızına Fatiha
yollayacağız. Çorbaya kaşık sallarken, deprem bölgesinde
karton...