35 yılı aşkın meslek yaşamım boyunca hiçbir sanatçıyla küsmedim,
kırgın kalmadım.
İsminin başında 'eleştirmen' titri taşıyan biri için bunun kolay
bir şey olmadığını tahmin edersiniz. Hem kıyasıya eleştirip, hem
sevgi, saygı ve takdir ile anılmak için ilk şart 'objektif'
olmaktır. Tarafsız olacaksınız, sözünüzü sakınmayacaksınız ama aynı
zamanda kalp kırmayacaksınız.
Önceki gece Bülent Ersoy, Kanal D'deki 'Popstar' canlı yayınında
yarışmacı Çağdaş'a "Yüksel Aytuğ'u tanır mısınız?" diye sordu.
Yarışmacı genç, "Evet tanırım, çok iyi bir eleştirmendir" dedi.
Ersoy tasdik etti: "Evet. aynı zamanda son derece beyefendi bir
insandır.
Bu aralar birbirimize biraz kırıldık.
Birbirimizi üzecek şeyler söyledik ama kendisine sevgim ve saygım
devam ediyor.
Senin söylediğin şarkı da ona gitsin. Tabii 'Severek ayrılalım'
kısmı değil, severek barışalım..." Tam da Regaip Kandili'ni
karşılamaya hazırlandığımız bir mübarek arife gününde Diva'nın
uzattığı zeytin dalını keyifle kabul ettim.
Ancak okurlarım gayet iyi biliyor ki; benim eleştirdiğim, Bülent
Ersoy'un şahsiyeti değil, içinde yer aldığı 'Dünya Güzellerim' adlı
programdı.
Sanatına son derece değer verdiğim Ersoy'un böyle ucuz ve rahatsız
edici diyalogların orta yerinde kalmasına tepki göstermiştim.
Nitekim, program RTÜK tarafından tarihi bir ceza görüp apar topar
ekrandan uzaklaştırıldı.
Benim eleştirilerim de böylece 'resmi' bir teyit almış oldu.
Bu nedenle zaten Ersoy'a ne kırgın, ne de kızgındım; sadece
görevimi yapmıştım. Yine de jesti için teşekkür ediyor, ben de ona
harika seslendirdiği bir şarkıyı yolluyorum: 'Biz ayrılamayız..."
Ama Bülent Ersoy nezaket gösterdi diye 'Popstar'ı kıyasıya
eleştirmekten de geri duracak değilim. Bu...