Bu utancı son olarak İsviçre'de oynanan Tunus- Türkiye maçında hep birlikte yaşadık. Önümüzdeki günlerde takımlarımızın Avrupa kampları sırasında oynayacakları maçlarda yaşayacağımız da şimdiden kesin. Cuma akşamı bizim taraftarın aşırı heyecanına Tunuslu seyirciler de katılınca, sahada büyük bir curcuna yaşandı. Organizasyon ve önlemler kötü olunca, futbolcular da sahaya değil, tribüne odaklandılar. Öyle ki; Cenk Tosun, maçı bırakıp tribünde sözlü saldırıya uğrayan babasını korumaya kalkınca, oyundan atılıverdi. Düşünsenize, üzerinizde milli forma ile -adı her ne kadar hazırlık maçı da olsa- bir milli karşılaşmaya çıkıyorsun. Ama gözün, kulağın ve aklın topta değil de, tribündeki ailende kalıyor. Maçı değil de, bitiş düdüğünden sonra üstün başın parçalanmadan nasıl soyunma odasına gideceğini kara kara düşünüyorsun. İşin bir de hayati 'güvenlik' kısım var ki düşünmek bile istemiyorum. Sahadaki o karambolde birkaç terörist, futbolcularımıza ve teknik heyetimize yönelik kanlı bir eyleme girişse, bunun hesabını kim, nasıl verecek?
Birileri bu rezalete artık dur demeli. Zaten dışarıda imajımızı aşağıya çekmek için fırsat kollayanlar var; ellerini ovuşturup pis pis sırıtmalarına izin vermeyelim.