İnsan kılığına bürünmüş bir şeytan, kesti minicik patilerini...
Sardılar, sarmaladılar ama kurtaramadılar. Geriye, hepimize insanlığımızı sorgulatan o unutulmaz son bakışları kaldı.
'Neden?' Şimdi kimse tutup da 'Bilmem nerede çocuklar ölürken, bir sokak köpeği yavrusuna ağıt yakmak da neyin nesi?' diye iğrenç, sığ, klişe yorumlara sığınıp bu vahşetin üzerini kedi kumuyla örtmeye kalkmasın. İşkence edilip öldürülen bir sokak köpeği değil, bir can... O canı ona veren Allah...
Ve inanç sahibi herkes iyi biliyor ki; onu sevmeli, onun için üzülmeli, arkasından gözyaşı dökmeli...
Yaradan'dan ötürü...
Diyorlar ki:
'Kepçe operatörü kaza ile zarar vermiş...' Gel de inan. Köpeğe müdahale eden veterinerler, "İnsan eliyle yapılmış" diyor. Eğer o kepçe operatörü, dört ayak ile bir kuyruğu bu kadar hassas bir şekilde ampute edebiliyorsa, inşaatlarda değil, hastanelerde çalışmalı.
O caninin suçu sadece bir yavru köpeği işkence ederek öldürmek değil...
Koca bir ülkeye bayramı zehir etmek. Kocaman dedeleri, minicik bebeleri en mutlu günde ağlatmak. İnsanlık adına beslediğimiz umutları budamak. Sokakta yürürken birbirimizden şüphe etmemize yol açmak. Bazılarımızın içindeki şeytanı uyandırmak...
Peki bunca suçun karşılığı, paraya çevrilebilir mi?
Olaya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin duyarlılık göstermesi, Enerji Bakanı Berat Albayrak'ın yasal düzenleme sözü vermesi, içimde bir umut ışığı doğurdu. İnşallah o küçücük sokak köpeği, bu kez boşuna ölmüş olmayacak. Umuyorum ki, bu kez hayvanlara işkence ve eziyet edenler için 'caydırıcı' bir ceza tesis edilecek.
Zira bir hayvana bunu yapanın yeni kurbanının 'insan yavrusu' olması büyük ve kaçınılmaz bir olasılık.
İşte o yüzden bu sapıkları bir an önce toplumdan tecrit etmek gerekiyor.
Düşünsenize o insanın metrobüste arkanızda durduğunu, nefesinin sizin nefesinize karıştığını...
O minik yavru köpek, henüz birkaç aylıkken ayakları kesildiği için toprakta yeterince iz bırakamadı.
Umarım vicdanlarda bırakmıştır...