Bırakın siyaseti, seçimleri, savaşları, afetleri, yapay zekanın
istilasını ve hatta salgınları... Daha ölümcül ve çok daha global
bir tehlikeden söz edeceğim:
Ölüyoruz... Evet hep birlikte, cümleten, dünyaca can çekişiyoruz.
Çünkü ısınıyoruz. Hem de öngörülenden daha büyük bir hızla.
Dünyanın ne kadar mı ömrü kaldı? Siz deyin 50, ben diyeyim 100
yıl...
Bilim adamları ne dediyse çıktı, çıkmaya da devam ediyor. Dünyanın
ısısı yükseldikçe sular da yükselecek dediler, yükseldi.
Okyanuslarda kitlesel mercan ölümleri yaşanacak dediler,
mercanların üçte biri bembeyaz oldu. Tahmin edilemez fırtınalar,
hortumlar, seller, kuraklıklar yaşanacak dediler, aynen öyle oldu.
Orman yangınları dünyayı yakıp kavuracak dediler, halimiz
ortada...
Gelecekte ne mi olacak? Kuraklık nedeniyle atmosferimiz ultraviyole
ışınlarından artık bizi koruyamayacak. Özel giysiler olmadan güneşe
çıkamayacağız. Yeşil örtü ortadan kalkacak. Önce, beslenemeyen
otçullar ölecek. Etçiller ise bir süre onların leşleriyle
beslendikten sonra son nefeslerini verecekler.
Bunları sizi korkutmak, içinizi karartmak, kaygılandırmak için
söylemiyorum. Hatta keşke biraz korksak, kaygılansak. Belki o zaman
içinde...