İnsan ne kadar özgüvenli olursa olsun, ilk çocuğu dünyaya
geldiğinde şaşırıyor, bocalıyor, endişeleniyor. Çünkü babalık,
yaşamadan öğrenilemeyen bir olgu. Okulu yok, diploması yok,
uzmanlığı yok. Bilfiil tecrübe kazanılarak, adım adım, gün be gün
ediniliyor.
Ben bu sınava, görece geç bir yaşta tâbi tutuldum. Bir çocuğun hem
fiziken, hem ruhen hayata kazandırılması sorumluluğunu annesiyle
birlikte bütün ağırlığıyla bir anda sırtımızda bulduk.
HAYATI ÖĞRETMEK
Benim en zorlandığım konu, "hayatı" çocuğuma öğretmekti. Kendimin
bile tam olarak kavrayamadığı bir şeyi ona nasıl öğretecektim? Onu
hayat yolunda görünen ve görünmeyen tehlikelerden nasıl
koruyacaktım?
Sonra kendimce bir formül geliştirdim. Ona önce sevgiyi
öğretecektim. Sonra vicdanlı ve hoşgörülü olmayı. Ardından da iyi
ile kötüyü ayırt etmeyi ve nihayetinde kendini korumayı.
En büyük gelişmeyi ise "vicdan" konusunda kaydettiğimizi iki gün
önce hep birlikte iftar...