Gündüz kuşağına şöyle iki saatliğine bakarsanız, herkesin
diyetisyen, herkesin şifacı ve beslenme uzmanı olduğunu hayret ve
ibretle gözlemleyeceksiniz. Değerli dostum Muharrem Akduman da
gazeteci refleksiyle bu konuya duyarlılık göstermiş:
"Yüksel'ciğim, televizyonlarda kerameti kendinden menkuller, adeta
bir tıp uzmanı gibi tavsiyelerde bulunmaktalar. Bu yüzden sakat
kalanlar hatta ölenler de oluyor maalesef. Bunlara çok ağır cezalar
verilmeli.
Gençliğimizde bizim de başımıza geldi. Böyle bir şeye inandık ve
hastanelik olduk. Yıl: 1963... Yaş: 16... Feriköy'de ikamet
ediyoruz. Lise talebesiyiz. 5 arkadaş hafta sonu İdealtepe'ye
yüzmeye gideceğiz. O günlerde Hürriyet gazetesinde 'Bronzlaşmak
için Mısır Çarşısı'ndan kekik yağı alıp sürün' haberini okumuştuk.
Gittik bir 100 gramlık şişe aldık. Vapur, tren, İdealtepe'ye
vardık. Mayolar zaten içimizde hazır. Kekik yağını sürdük önce ama
hepimiz 'Yandım anam' diye denize koştuk. Nasıl yakıyor... Sanki
kızgın bir demir dağlıyor cildimizi... Etraftakiler de koştu.
Denizin içindeyken neyse de dışarı çıktığımızda daha da artıyor.
Hemen giyindik, geri döneceğiz ama tişört bile rahatsız ediyor.
Feriköy'e gelince kabarcıklar...