Öncelikle söylemeliyim ki, dizi piyasasında giderek genişleyen
ürün yelpazesinden son derece memnunum.
Ekranda artık sadece entrikalı, aşk üçgenli dramlar ya da sabun
köpüğü romantik komediler yayınlanmıyor. Bu nedenle 'Sen Anlat
Karadeniz' gibi sosyal misyonu olun dizileri, '8. Gün' gibi ülke
gündemini doğrudan ilgilendiren konuların işlendiği yapımları, akıl
çelen sürprizlerle dolu 'Çukur'u, sayıları giderek artan ve
tarihimize ışık tutan dönem dizilerini, 'Börü' gibi hamasetten
kendini sıyırabilmiş kahramanlık öykülerini, 'Eşkıya Dünyaya
Hükümdar Olmaz' gibi mafya karanlığının içinden 'insan' süzen
hikayeleri destekliyorum.
Bu çok renkli ürün yelpazesinin göz alıcı farklı tonlarından biri
de, internet macerasının ardından ekrana düşen, Show TV'nin yeni
dizisi 'Fi' oldu.
Aslında internet üzerindeki ağlar, eğlence dünyasının laboratuvarı
olarak kullanılıyor. Ünlenmek isteyen şarkıcı, son bestesini
Youtube'a yüklüyor. Bir tuttu mu, şöhret basamaklarını üçer beşer
atlıyor. 'Fi' dizisi de, kendini önce internet üzerinden yayın
yapan Puhu TV'de test etti.
Laboratuvar sonuçları olumlu çıkınca, televizyon ekranına taşındı.
Dizinin handikabı ise, medyada yalnızca çıplaklık ve sevişme
sahneleri ile kendine yer bulmasıydı. Bunun, diziye verilen emeği
gölgelemiş olması ne acı... (Tabii ki televizyonda 'ayıklanmış'
halini izliyoruz) Dizinin son derece farklı bir konusu, ilgi çekici
bir kurgusu, klişeleri gömen bir dili var. Yıldızlarla dolu kadrosu
ise Samanyolu galaksisi gibi.
Eskiden olsa bu dizinin Show TV'de yayınlanması için 'Fazlaca AB
seyircisine hitap ediyor, rekabet edemez' derdim. Ama artık
izleyicilerin dizi konusunda topluca sınıf atladıklarına
inanıyorum. Bu nedenle, artık çıtayı yükseltmekten kimse
korkmamalı.
Bu arada 'Fi'de bale ve dans yeteneklerini de sergileme fırsatı
bulan Serenay Sarıkaya'nın yıldızını iyice cilalayacağını söylemek,
kehanet olmaz. Bu kızda çok iş var.