Bursa'daki çöp evde ölmek üzereyken kurtarılan çocuğun dehşet
görüntüleri henüz yüreklerimizde tazeliğini korurken, "çocuk" ve
"çöp" kelimelerinin bir araya geldiği bir başka dramatik haberle
sarsıldık.
16 aylık Göktuğ bebek amansız SMA hastalığıyla doğmuştu. Annesi
(Ona "Anne" demek ne kadar doğruysa?) o daha beş aylıkken "Ben buna
bakamam" diyerek baba evine kaçtı. Eşi, tüm zorluklara rağmen
Göktuğ'un bakımını tek başına üstlendi. Gelin görün ki, çocuğun en
başta anne sevgisine ihtiyacı vardı. Bunu fark eden baba, evladını
alıp, eşinin yaşadığı eve gitti. Ancak karşısında vicdansız bir
dede vardı. O adam, (Hadi ona da "Adam" dedik ya!) damadına ne dese
beğenirsiniz? "Bizim artık seninle bir alakamız kalmadı. Git
istersen o çocuğu çöpe at!.."
"Çöpe at... Çöpe at... Çöpe at..." Bu iki kelime günlerdir kafamın
içinden çıkmak için kendine yol arıyor ama bulamıyor.
Çocuk sahibi olmadan önce bir evladın ne anlama geldiğini
bilmiyordum. Anne babalar ile ne kadar empati kurmaya çalışsam da
"dünyaya canından can getirmenin" ne demek olduğunu anlayamıyordum.
Ta ki. bir hemşire, hastane koridorunda kızımı kucağıma verene
kadar... O an tüm dünyam değişti. Hayatın gerçek...