Geçen hafta kriz fırsatçılarına karşı halkı ekonomik direnişe
çağırıp 'Gösterin, cezalarını biz verelim' diye yazmıştım.
Televizyonların haber bültenlerinde ve ekonomi programlarında
stokçuların, sebepsiz zam yapıp ellerini halkın cebine
daldıranların afişe edilmesini istemiştim. Onlar gösterecek, biz
vatandaşlar da o ürün ve hizmetleri almayıp cümlesini yola
getirecektik. Yazı büyük ilgi ve destek gördü.
Atv ve a haber ise günlerdir piyasa yüzsüzlerinin maskelerini
düşürmek için büyük bir kampanya sürdürüyor.
Cuma günü de, kazıklandığını düşünen vatandaşın ne yapması
gerektiği bültenlerde uzun uzun anlatıldı. Önce Alo 175 Tüketici
Şikayet Hattı'nı aramak gerekiyormuş. Oradan sizi e-Devlet'in
ilgili bölümüne yönlendiriyorlarmış. İnternet üzerinden şikayet
dilekçesi formu dolduruyor, yanına dijital ortamda faturanızı
iliştiriyor, resmi şikayette bulunuyormuşsunuz.
İyi güzel de, elindeki akılsız telefonu bile kullanmakta güçlük
çeken Ayşe Teyze bunca formaliteyle nasıl uğraşacak?
Alo 175 şikayet hattında sıra bekleyenleri aşıp ilgiliye
ulaşabilmek bile büyük süre alıyor.
(Haberde uygulamayı anlatan muhabir, sekiz dakika beklemek zorunda
kaldı) Millet, onca iş yoğunluğunda bu meselenin peşine nasıl
düşecek?
Yapılacak şey belli: Devlet, şikayet konusundaki bürokrasiyi
azaltacak. Vatandaş, kolayca ulaşabildiği tek telefon görüşmesiyle
şikayetini kayıt altına aldıracak.
Buraya kadar olan, 'yazar' Yüksel Aytuğ'un görüşleri.
Sırada 'vatandaş' Yüksel'in yüreğinden taşanlar var: Haziran ayında
85 liraya aldığım devam sütü, Eylül'de 139 liraya ulaştı. Bebek
bezi deseniz, bazı markalarda son üç ay içinde yüzde 50 zam
gördü.
Bebeğimin sağlığı üzerinden rant elde etmeye çalışanlara,
kazandıkları para haram zıkkım olsun!