Atv seyircileri çok şanslı. Çünkü onlara sahur ve iftarda sadece
sıcacık pide ile bal gibi hurma eşlik etmiyor. Bir de masalarının
tam karşısında ağzından bal damlayan Prof. Nihat Hatipoğlu var.
Nihat hocamızın özellikle sahabinin dilinden aktardığı anılar,
kıssalar, rivayet ve öyküler bu mübarek aya lâyık olduğu anlam ve
önemi kazandırıyor. Hatipoğlu'nun, bu yılki ilk sahur programında
naklettiği olay ise beni derinden etkiledi:
Ünlü şair Nabi, devlet erkanı ile beraber Medine-i Münevvere'yi
ziyaret ederken bir de bakmış ki, saygısız ve gafil bir paşa,
ayaklarını Harem- i Şerif'e doğru uzatmış halde oturuyor. Bunu
içine sindirememiş ve hemen oracıkta, "Sakın terk-i edepten, Küy-i
Mahbüb-i Hüdadır bu" (Edepsizlik yapmaktan sakın, çünkü burası
Allah-u Teala'nın sevgilisinin mekanıdır) diye başlayan o çok ünlü
kasidesini yazmış. Ertesi gün öğle namazının ardından Osmanlıca
bile bilmeyen bir müezzinin bu şiiri okuduğunu fark etmiş. "Benim
daha dün yazdığım bir...