Antidepresan, yani sakinleştirici ilaç kullanımında patlama
yaşanıyor. Ülkede her üç kişiden birinin bu tür ilaçları düzenli
olarak kullandığı belirtiliyor.
Zaten antidepresana ne denli ihtiyaç duyduğumuz, gazetelerin üçüncü
sayfalarına ya da televizyonların haber bültenlerine yeterince
yansıyor. Sinir katsayımız yükseliyor, sabrımız ve hoşgörümüz ise
ters orantılı olarak giderek düşüyor.
Geçenlerde gazetemizin sağlık yazarı Prof. Dr. Halit Yerebakan son
derece ilginç bir yazı kaleme aldı. Antidepresan kullanımının
insanlarda duygu körlüğü yarattığından söz etti. Yani sakinleşmek
isterken duygularımızı köreltiyoruz, duygusal anlamda algılarımızı
kapatıyor, daha duyarsız bireyler haline dönüşüyoruz. Bence bu
durum, toplum olarak içine savrulduğumuz adam sendecilik ve bana
dokunmayan yılan bin yaşasıncılık akımlarının da temelini
oluşturuyor. Gerekli yerlerde gerekli tepkileri vermiyoruz, yaşayan
ölülere, zombilere dönüşüyoruz.
Antidepresan belki olumsuz olaylardaki aşırı tepkiselliği önlüyor
ama aynı zamanda güzel duyguları dışa vurmayı, hayattan keyif
almayı da engelliyor. Bana göre boşanmaların artmasının arkasında
da antidepresan kullanımı yatıyor. Çünkü...