ABD'den sonra dünyanın en fazla televizyon seyreden milleti olduğumuz artık tartışmasız bir gerçek. Ama ekrana odaklanmamız, sadece televizyon yayınlarıyla sınırlı değil.
Şimdi bir düşünün bakalım; günde kaç saatiniz televizyona, bilgisayar ekranına, tablete ya da cep telefonu ekranına bakarak geçiyor?
Hesaplayamadınız değil mi?
Çünkü artık sadece 'bakıyoruz'.
Gözlerimiz; beynimizden, elimizden, kolumuzdan daha fazla kullandığımız uzvumuz haline geldi. Korkarım, bir süre sonra evrimleşip sadece gözden ibaret canlılar haline dönüşeceğiz.
Artık çamaşır yıkamak için bile makinanın üzerindeki ekrana muhtaç hale geldik.
Bankadan para çekmek için bankamatiğin ekranına bakmak zorundasınız. Pilotlu savaş uçakları bile demode oldu. Artık bir yeri bombalayacaksanız, klimalı bir odanın ekranına düşen SİHA'nın (Silahlı İnsansız Hava Aracı) ulaştırdığı görüntüler yeterli. Verginizi mi ödeyeceksiniz?
İşi, internet üzerinden yapmak için bilgisayar ekranına bırakın.
Evdeki bakıcının çocuğunuza yemek yedirip yedirmediğini mi merak ettiniz? Hoop, cep telefonu ekranı emrinizde.
Baksanıza, futbola altı hakem yetmedi; VAR adı verilen video hakem sistemi geliştirildi.
Haber bültenlerinin neredeyse yarısı MOBESE ve güvenlik kameralarının kaydettiği görüntülerden oluşuyor. Hepsini bırakıp seçim meydanlarına bakın; adaylar, konuşmuyor da sanki haber bülteni sunuyor. Arkalarında barkovizyon'lar, videowall'lar, rakiplerinin eski sözlerini, icraatlarını halka gösterip televizyon görüntüleri üzerinden onları vuruyorlar. Vatandaş kime oy verip kime oy vermeyeceğine yalnızca ve yalnızca ekran görüntülerine bakarak karar veriyor. Televizyon, bizim ülkemizde bir haberleşme aracı olmaktan çıkıp 'siyaset aracı' olalı çok uzun bir süre oldu.
Bu ekranlar icat oldu olalı 'etken' değil, 'edilgen' bireyler haline geldik. Alayımız, gözüne far tutulmuş tavşan gibi dona kaldık. Hayatımız ekranlara bakmakla geçip gidiyor.
Sahi, aranızda hâlâ trene bakan ineklerle dalga geçeniniz kaldı mı?