Hıncal Uluç'u hem sever, hem de sayarım. Mesajlaşırken ona
"Ustam" demem de bundandır. Her gün kahve masasında benim
yazılarımı okuyup, keyif aldığını söyler, yazar. Bunları en önemli
meslek ödüllerimden sayarım.
Hıncal Ağabey "Bu kez ters düştük" diye yazmış. Olabilir.
Her gün, her konuda aynı şeyi düşünüyor olsaydık, o zaman bir
anormallik olurdu zaten.
İş Bankası'nın son reklamında 'milli banka' vurgusu yapılmasına
rağmen, logosunun dolar işaretini andırmasını eleştirmiştim.
Hıncal Ağabey, lafa "O reklam yeni değil, beş yıldır dönüyor" diye
girmiş. Serinin benzer iki reklamını birbirine karıştırmış
anladığım kadarıyla. Bankanın 95'inci yıldönümünü anlatan reklam,
nasıl beş yıldır ekranda dönüyor olabilir ki Ustam? Sonra da
çocukken o logonun yer aldığı kumbaraya nasıl sımsıkı sarıldığını
anlatıp, "O logoyu değiştirmeye kimsenin gücü yetmedi" demiş. Ben
ne bileyim, o logonun, Anayasa'nın ilk üç 'değiştirilemez' maddesi
arasında yer aldığını?
(!) Kim bilir belki de çocukken bazılarımız dolar işaretine
sarıldığımız için bugün dolara endeksli bir ekonomiye
mahkumuzdur!
(O yazımdan sonra gelen okur desteği mesajlarını dilersen Yasemin'e
gönderebilirim Ustam...) Hıncal Ağabey, 'hınç duyduğu' Seda
Sayan'la ilgili eleştirime de bozulmuş.
Ona "Bacım" diyorum diye...
Oradaki ironiyi anlamamış sanırım.
"Bacım" onun lakabı, ona herkes öyle hitap ediyor.
Eleştirilerimdeki 'samimiyeti' anlatmak için ben de aynı nitelemeyi
kullandım, o kadar.
Yoksa "Bacım" olmadığı, nüfus kayıtlarında yazıyor zaten...
Bir de ben eleştiri yaparken öyle baltayı milletin beline beline
vurmaktan kaçınırım. Ne yapayım? Huyum, karakterim böyle.
Yemekteyiz programındaki başarısız performansını dile getirirken,
azıcık da moral vermişim. Huyum çıksın...
Keşke bir eleştirmenin en çok eleştirildiği konu 'iyi niyeti ve
yufka yüreği' olsa...
Kaya Çilingiroğlu'nun bindiği uçaktaki bir hostesten "Kalçaları
koridora sığmıyordu" şeklinde bahseden tweet'ini Gaf Kürsüsü'ne
koymamı da eleştirmiş Hıncal Ağabey. Kaya Çilingiroğlu'nun daha
sonraki "Hack'lendim" açıklamasını inandırıcı bulmamamı da "Kaya'yı
ne kadar tanıyorsun ki?" diye iğnelemiş.
Birincisi, "Hack'lendim" lafı son zamanlarda eline, diline hakim
olamayıp sosyal medyada saçmalayan herkesin başvurduğu bir mazeret
haline geldi.
Pek çoğunun gerçek olmadığı da kanıtlandı zaten. Kaya
Çilingiroğlu'nun açıklamasını inandırıcı bulmama gerekçeme gelince:
Bir hesap hack'lendiğinde uzunca bir süre o hesaba erişemezsiniz.
Tüm yazı ve fotoğraflar bloke olur. Silebilmek için bile uzunca bir
süre, bazen bir gün beklemek zorunda kalırsınız.
Ayrıca kimse, bir tweet atmak için hack yapıp, sonra hemen oradan
çıkmaz. Bir de bu nasıl bir hacker ki, Çilingiroğlu'nun ne zaman
hangi uçağa nerede bindiğini bilip de dakikası dakikasına mesaj
atsın? Üstelik bu 'inandırıcı bulmama' hali sadece bana özgü değil.
Senin izlemediğin pek çok sabah programında, yılların deneyimli
magazin gazetecileri de o açıklamayı inandırıcı bulmadı Ustam.
Kaya Çilingiroğlu'nu ne kadar tanıdığıma gelince...
Onu da dilersen telefonda anlatırım Hıncal Ağabey. Çünkü hem burası
yeri değil, hem de yerim dar...
Yine de her sabah benim yazdıklarımı satır satır okuyup, değerli
köşende ismime yer vermen gururumu okşuyor Ustam. Ne olur
gözlerini, köşemden eksik etme.