Allah'ıma binlerce şükürler olsun ki bugüne kadar bu köşede "can
havliyle" ülkemize sığınan Suriyeliler için tek bir kötü söz
etmedim. Etseydim, Sednaya hapishanesinde olan bitenleri gördükten
sonra insan içine nasıl çıkardım? Dahası, mahşerde Allah'ın
huzuruna hangi yüzle çıkardım?
Oysa Suriyeli misafirlerimizi sapkın ideolojilerine alet etmek için
sürekli hedef gösteren, insanları onlara saldırtıp ülkede kaos
ortamı yaratmayı muhalefet sananlar ve onların örgüt uzantıları,
zavallı sığınmacılar için neler söylemediler ki? "Kovacağız",
"Süreceğiz", "Paketleyeceğiz..." Peki Suriye'de yaşanan zulüm
gözler önüne serilince şimdi söyleyecek tek bir sözleri kaldı mı? O
çaresiz insanların aslında nasıl bir cehennemden kaçtıklarını
anlayabildiler mi?
Sednaya'da tam 72 çeşit işkenceye maruz kalmış insanlar... A Haber
muhabiri Mehmet Geçgel sayarken, televizyonumun sesini kısmak
zorunda kaldım...
Düşünün, bugün Suriye'ye dönmek için kucağında babasının protez
bacağıyla Öncüpınar sınır kapısında bekleyen 6 yaşındaki Muhammet,
Türkiye'de değil de Suriye'de doğmuş olsaydı, hali nice olurdu?
Biz kendimize yakışanı yaptık. Türkiye, vicdanıyla yeni bir
insanlık destanı...