Evime de yakın olduğu için Belgrad Ormanları'nda yürümeyi, mis
gibi orman havası almayı çok seviyorum.
Geçen hafta yürüyüş yaparken ilginç bir olaya şahit oldum. Adamın
biri Neşet Suyu olarak bilinen çeşmeden damacanalarla su doldurup
hafif ticari aracına yüklüyordu. Hani bir-iki tane olsa
anlayacaktım ama ortada en az 20 damacana vardı. Yani bir evin içme
suyu ihtiyacını karşılamaktan öte "ticari" bir durumdan
şüphelendim.
Malum, şehirde 25 litrelik bir damacana içme suyu 120 liradan
satılıyor. Her gün çeşmeden doldurduğun 100 damacanayı sattığını
düşünsen, vergisiz, kirasız, harçsız, bandrolsüz 2 bin 500 lira
kemiksiz para eder. Ayda 26 günden etti mi sana 65 bin papel?
Belli ki İstanbul'un sadece taşı toprağı değil, suyu da altın.
Nasıl olsa ne denetleyen, ne karışan, ne görüşen...