Eğer haber bültenlerini düzenli olarak izliyorsanız, mutlaka görmüşsünüzdür. İstanbul Kağıthane'de devriye gezen polis memuru, yolda tek başına oturmuş etrafa bakınan yaşlı bir kadını fark etmiş. Yanına gittiğinde onun kaybolduğunu anlamış, alıp merkeze götürmüş. Fark etmiş ki, yaşlı kadının karnı aç. Hemen yemek söylemiş. Bu kadar mı? Değil tabii ki... Zaten o kadar olsa, haber bültenlerine konu olur muydu hiç... Polis memuru; söylediği çorbayı, bebeğini besleyen bir anne titizliğiyle yaşlı kadına eliyle kaşık kaşık içirmiş, meslektaşları da bu duygulu sahneyi kaydetmiş. Görüntüler öyle güzeldi ki... Merhametli polis memuru, her kaşıktan sonra annemizin ağzını büyük bir özenle siliyor, onu hoş sözlerle avutmaya çalışıyordu. Neden sonra onun bir Alzheimer hastası olduğu, yaşlı eşi tarafından köşe bucak arandığı ortaya çıktı ve kocasına teslim edildi. Zor şartlarda, fedakarca görev yapmasına karşın hemen her fırsatta eleştirilen, suçlanan, hakarete maruz kalan 'gerçek' polislerimiz adına ne kadar gurur verici bir tabloydu.