Kanal D'nin gündüz kuşağındaki yeni programı 'Sosyetik Ev Kadınları'nı izleyenlerin büyük çoğunluğu, içinden böyle demiş olmalı. Zira programda yarışan(!) ve 'sosyete' oldukları iddia edilen hanımların söyledikleri, halleri, tavırları son derece rahatsız ediciydi. Biri şöyle dedi: "Ben cemiyete kabul edilebilmek, bir merhaba işitebilmek için 100 bin lira harcadım. Bu benim için en önemli yatırımdı." Meğer 'sosyetik olmak' yatırım yapılan bir iş koluymuş da haberimiz yokmuş. Bu yatırımın getirisi nedir acaba? Televizyona çıkıp başkalarını aşağılamak, görgüsüzlük etmek, gıybet yapmak mı?
Bir başka sosyetik hanım şöyle dedi: "Sosyeteye dahil olmak, kabul görmek için sadece para yetmez. Gusto sahibi olacaksın; araban, evin, koltuk takımların, hatta kocan bile çok önemli..." Şu ifadeye bakar mısınız? 'Kocan bile...' İnsanın hayat arkadaşı, sosyetede bir 'aksesuvar' ya da 'hava atılacak bir meta' olarak görülüyor öyle mi?
Bir başkası 'gururla' konuştu: "İstanbul'da iki oda bir salon ev fiyatına çantalar satılıyor.