Onlar müthiş dikkatleri, seçicilikleri, kalite arayışları ile yapımcı ve yönetmenlerin işlerini zorlaştırıp televizyon sektörüne sunulan ürünlerin çıtasını yükseltiyorlar.
Son zamanlarda köşemize çok değerli katkılarda bulunan okurumuz Emin Güven'in mesajını ise Okur Mektupları gününün dışında tuttum. Zira Türkiye'de dizi izleyicisi profilinin nasıl yükseldiğini ortaya koyması açısından son derece önemli bir örnekti.
Okurumuz, TRT 1'de yayınlanan 'Diriliş: Ertuğrul' dizisinde rastladığı bir hatayı son derece ustalıkla dile getirmiş. İşte 'ibretlik' bir izleyici eleştirisi:
"Merhabalar Yüksel Bey.
Malumunuz olduğu üzere, 'Diriliş:
Ertuğrul'un 5 Nisan'da yayınlanan bölümünde 'Aslıhan Hatun', 'Emir Sadettin Köpek' tarafından katledilerek şehit edildi. 'Ertuğrul Bey' de, 'Günalp Bey'den baskın yememek için şehit 'Aslıhan Hatun'un naaşını alıp bilinmeyen bir yere götürdü. Şehidin naaşı, hemen oracıkta namazının kılınmasını müteakip, yanı başında kazılan kabre defnedildi.
Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama, musallada naaşın durumu ile mezar çukurunun istikameti birbirine dikti (dik açılıydı yani). Asıl filmi bulamadım ama YouTube'da bulduğum fragmanda az biraz belli oluyor. Tam kesin görüntü için filmi izlemek lazım. Fragmandan aldığım ekran görüntülerini ekte gönderiyorum.
Malumunuz efendim; cenaze musallaya, sağ yanı kıble istikametinde olacak şekilde yerleştirilir.
Kabirde de keza yine naaşın sağ tarafı kıble istikametinde olmalıdır.
Dizimizdeki konumlara göre; eğer musalladaki istikamet doğruysa, kabrin istikameti yanlış demektir. Eğer kabrin istikameti doğruysa, musallaya yanlış yerleştirilmiş demektir. Zamanın İslam âlimlerinden İbn-ül Arabi'nin de iştirak ettiği cenaze namazı ve bilahare defin işleminin hatalı olması öncelikle İslam âlimlerine, bilahare izleyicilere saygısızlıktır.
Zira, bizler gibi sıradan kullar belki dini detayları iyi bilemeyebiliriz ancak eminim ki (gerçek) İbn-ül Arabi böyle bir şeye şahit olsa kesinlikle müdahale edip düzeltirdi. Saygılarımla."