Nişantaşı'ndaki bazı kafeteryalarda uygulanan 'masada oturma
süresinin 30 dakika ile sınırlandırılması' uygulaması, büyük tepki
çekti. Özellikle sosyal medyada seslendirilen eleştiriler yüzünden
işletmeciler geri adım atarak, uygulamadan vazgeçtiler.
Tabii ki misafire "Gelme" de denilmez, "Git" de... Gelin görün ki,
misafirliğin de bir süresi vardır. Evinize birkaç günlüğüne
misafirliğe gelen kişi, orayı evi belleyip, üç ay boyunca gitmezse
bunun adı misafirlik olmaktan çıkıp, suiistimal olur.
Ağabeylerim uzun süre turizm işletmeciliği yaptılar. Onun için bu mesleğin inceliklerini iyi bilirim. Kafeterya ve restoranlarda her masanın bir 'maliyeti' vardır. Tüm hesap, o masanın ortalama maliyetini çıkarmasına ve getireceği kâra göre yapılır. Bu nedenle o masanın makul bir sirkülasyon yaşaması gerekir. Aksi halde işletme zarara girer. Sizin saatte 100 lira getirmesini beklediğiniz 4 kişilik bir masaya bir adam gelip, bir çay söyleyip, aynı zamanda ücretsiz WiFi servisini 3 saat meşgul ederse, o işletme, kısa sürede kapısına kilit asmak zorunda kalır. Aynı adam internet servisi almak için bir internet kafeye girse 3 saat için en az 25-30 lira ödemesi gerekecekti.