Son üç yıldır Cumhurbaşkanlığı'nın özel davetiyle yerinde takip
ettiğim Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Yüksek Ödülleri töreni yine
kusursuzdu. Hem organizasyonu, hem ödül dağıtımındaki özeni ve
adaletiyle sadece protokol açısından değil, ruhu ve mesajlarıyla da
'ülkenin en önemli kültür sanat ödülü' olmayı sonuna kadar hak
etti.
Bu yıl ödül alanların ortak özelliği, faaliyet gösterdikleri
alanlarda 'yeni bir yol açmaları' idi. Örneğin, kanun sanatçısı
Göksel Baktagir solaktı. Bugüne kadar hep sağ el kullanımına uygun
olarak imal edilen enstrümanda yaptığı köklü değişikliklerle,
aslında kanunun sol el kullanımına çok daha uygun bir müzik aleti
olduğunu kanıtlamış ve muazzam eserler vermişti. Rizeli ressam
Selahattin Kara ise İstanbul'u hem palet, hem tuval olarak
kullanmasıyla ünlüydü. Ressamın her tablosu, fırça ile gönüllere
nakşedilmiş bir 'İstanbul şiiri' gibiydi. Yavuz Turgul ise sinemada
bir yönetmenin değil, adeta ekolün ismiydi. Tarihçi İlber Ortaylı,
tarih gibi çoklukla sıkıcı ve tekdüze görülen bir konuyu,
televizyon gibi popüler kültürün vazgeçilmez bir mecrasını
kullanarak halkın tüm kesimlerine sevdirmeyi başaran bir öncüydü.
Merhum Nurettin Topçu'ya verilen onur ödülü ise insanın gerçek yapı
taşının 'ahlak' olduğunu vurgulamaya yönelikti. Hat sanatçısı Ali
Toy da kendi alanında bir devrimciydi. Aynı zamanda mimar olan Toy;
bu geleneksel sanatı, batının mimari normlarıyla birleştirerek, hem
eşi benzeri görülmemiş eserler ortaya koymuş, hem de hat sanatına
yeni bir vizyon katmıştı.