Zararlarına gelince... Geçen hafta oynanan iki önemli futbol karşılaşması, Ziraat Türkiye Kupası ve Süper Lig Play Off finalleri, meşaleler yüzünden çekilmez hale geldi.
Kendini bilmezlerin sahaya ve rakip tribünlere fırlattığı yanıcı maddeler yüzünden her iki stat da yangın tehlikesi geçirdi, maçlar verilen aralar yüzünden dakikalarca uzadı, seyir zevki kaçtı, sporcular ve seyirciler zehir solumak zorunda kaldı. Beşiktaş'ın şampiyonluğunu kutlamak için denize açılan teknelerde yakılan meşaleler yüzünden Boğaz'da göz gözü görmez oldu, iki tekne çarpıştı, iki pırıl pırıl genç ağır yaralandı. İtalya'da Şampiyonlar Ligi finalini bir meydanda dev ekrandan izleyen İtalyan taraftarlar arasında havai fişek atılınca; olayı terör saldırısı sananların yarattığı izdiham yüzünden onlarca kişi yaralandı, facia şans eseri ucuz atlatıldı.
Havai fişek ve maytap, Güneydoğu'daki yasadışı sokak gösterilerinin de baş aktörü. Bu yüzden kaç güvenlik görevlisi yaralandı, hesabını bilen yok.
Ya düğünlerde atılan havai fişeklere ne demeli...
Bana göre görgüsüzlüğün en ışıltılı hali. Her gördüğümde 'Gitti takıların yarısı' diye kendi kendime gülümsüyorum.
Ama aynı zamanda korkudan yuvalarını terk eden kuşları, güneyde yumurtlayacakları sahillere çıkmaktan vazgeçen Carettaları, her patlamada büyük bir travma geçiren sokak hayvanlarını düşündükçe öfkem kabarıyor.
Peki bu görüntü ve çevre kirliliği yaratan, sporcu ve doğa düşmanı, terör azdırıcısı havai fişekler, maytaplar, torpiller ve meşalelerin satışı ne zaman yasaklanacak?
Dünyamız terör yüzünden zaten yeterince patlamalı, çatlamalı, yanar dönerli değil mi? Milleti daha fazla korkudan zıplatmaya, baruta, ateşe, dumana boğmaya ne gerek var? Eğer böyle olacaksa, eğlenceniz de batsın, kutlamanız da...