FOX'taki programda CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'yi
her türlü siyasi düşünceden soyutlanmış şekilde, sadece 'televizyon
eleştirmeni' gözüyle dikkatlice inceledim ve bir kez daha CHP adına
üzüldüm. Eğer anketler sonucunda en 'etkileyici' aday olarak
buldukları kişi buysa, vay hallerine...
İnce ve CHP'liler yatsın kalksın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın "Kendimi kullandırmam" diyerek diğer adaylarla birlikte
canlı yayına çıkmama kararına şükretsin. Zira ikisi eğer ekranda
karşı karşıya gelseydi, sonuç, İnce aleyhine kesin bir hezimet
olurdu.
Bir kere İnce'nin önemli bir 'imaj sorunu' var. Halka yakın
durmanın ve doğal görünmenin tek yolunun 'kravat takmamaktan'
geçtiğine inanıyor. Gömleğinin kolunu sıvamakla, kasket giymekle
'halk adamı' görüntüsü vereceğini sanıyor. Oysa o devirler çoktan
geçti. Halk; artık rahatlık, doğallık ve samimiyetin boyun bağına
bağlı olmadığının ayırdında. İnce bu haliyle 'Çakma Çipras'
olmaktan öteye gidemiyor.
İnce'nin uzlaşmacı, barışçıl bir lider gibi görünme gayreti de fena
halde 'iğreti' duruyor. Kendi partisi içindeki liderlik
mücadelesinde en agresif tavırları sergileyen, meclisin en
'kavgacı' milletvekili İnce'nin yeni hali inandırıcılıktan pek uzak
görünüyor.
İnce, uzlaşma ile eğilme, bükülme arasındaki 'ince nüansı' da
ıskalamış görünüyor. "Uzlaşmak, en sevdiğinden vazgeçmektir" diyor.
Siyasette bunun 'ilkelerinden taviz vermek' ya da 'inandığı yoldan
sapmak' anlamına geldiğini fark edemiyor. Muharrem İnce'nin "Bir
daha CHP
Genel Başkanlığı'na aday olur musunuz?" sorusuna verdiği yanıt da
imajını zedeleyecek cinstendi. İnce, şöyle dedi: "Ben vefalı bir
insanım.
Kurultaydaki rakibini kendi yerine cumhurbaşkanlığına aday gösteren
Kılıçdaroğlu'nun karşısına bir daha asla çıkmam." Yani... Kendisine
bir koltuk şansı tanındığında 'her şeyden' kolayca
vazgeçebileceğini itiraf ediyor.
FOX Haber kurmaylarının canlı yayındaki 'tam desteğine' ve
'olağanüstü hoşgörülerine' rağmen (Fatih Portakal, "Onu fena
terleteceğim" demişti.
Hamamdan mı bahsetti acaba?) İnce'nin bu büyük şansı
değerlendiremediğini düşünüyorum. Zira somut bir plan, program
sunamadı. yapacaklarını net olarak ifade edemeyip ya kaçak güreşti
ya da gerçekleşmesi asla mümkün olmayan hayaller kurup durdu. Bu
nedenle, mantıklı ve sağduyu sahibi hiçbir seçmenin bu 3 saat 15
dakikalık 'İcraatsızlığın İçinden' programı bittiğinde tatmin
olduğunu düşünmüyorum.
Zaten düşük reyting sonuçları da bunun ispatıydı.
Millet, İnce'ye kulak tıkayıp 'Sen Anlat Karadeniz' dedi!