Farkında mısınız, milli bayramlar son birkaç yıldır eskiye
oranla çok daha büyük bir coşkuyla kutlanıyor. Bunun ekranlara
yansıması ise resmi ve özel kuruluşların hazırladıkları klip ve
reklam kampanyaları ile kendini gösteriyor.
Bu bayramda da ekrandan pek çok anlamlı görüntü geçti. Turkcell'in
'29 Ekim tatil değil, bayramdır' temalı şahane kampanyasını ve
Azerbaycanlı SOCAR'ın Türk milletine hediyesi muhteşem İstiklal
Savaşı kısa filmini bu sütunlarda değerlendirmiştim.
Sıra, Kızılay'ın, kalbinde milli hisler barındıran herkesi
duygulandıran tanıtım filmine geldi.
Yıl 1912, yer Derne idi...
Sahra hastanesine gelen Binbaşı, doktorunun tüm ısrarına rağmen
gözündeki bandajı söküp atına atlayarak cepheye dönmeye karar
verdi. Kapıdaki askerleri, "Durun kumandanım, iyileşmeden
gidemezsiniz" diye uyarmaya kalktılar.
Binbaşı, atını mahmuzlarken konuştu: "Nasıl gitmem, vatan elden
gidiyor evlat!" Onun kim olduğunu merak eden hemşire, yanındaki
doktora sordu: "Kim bu?" Doktor yanıtladı:
"Şark Kolordusu Komutanı Binbaşı Mustafa Kemal..." Dış ses devam
etti: "O çadırdan çıkan gazi, daha sonra pek çok savaştan da
zaferle çıktı. Adını koyduğu Türk Kızılay ise her zaman iyilik için
çalıştı." En çok da klibin sloganını sevdim: "Bu hilal, bu
yıldızdan ayrılmaz..." Yüz yıldır, bu milleti
hilalciler-yıldızcılar diye bölmeye kalkışanların kulağına küpe
olsun!..
Asıl utanması gerekenler
Geçen haftanın en fazla tartışılan reklam kampanyasının altında ped
firması Orkid'in imzası vardı. Firma, mağaza içinde gösterim için
hazırladığı videoda Türkiye'deki önemli bir gerçeğe vurgu
yapıyordu. Toplumun yanlış yönlendirmesi yüzünden ped kullanmayı
bir utanç kaynağı olarak gören kadınlarımız, market ya da
eczanelerden aldıkları ped'leri gazeteye sararak saklama ihtiyacı
hissediyorlardı. Firma da bu gereksiz, çağdışı alışkanlığı ortadan
kaldırmak için harekete geçerken bir başka sosyal gerçeğin altını
çiziyordu. Çünkü gazete sayfası olarak dizayn edilen ambalajın
üzerinde kadına şiddet haberleri yer alıyordu. Yani, 'Asıl
utanılması gereken ped kullanımı değil, bu toplumda kadınların
öldürülmesi, tecavüze uğraması, itilip kakılması' demek
istiyorlardı. Reklama destek veren de oldu, şiddetle eleştirenler
de. Ben destek verenler tarafındayım. Çünkü asıl utanması
gerekenler, en 'doğal' ihtiyaçlarını karşılayan kadınlar değil,
onları en 'suni' gerekçelerle öldürenler, öldürülmelerine mani
olamayanlardır. Sokaktaki maktul kadınların üzerine örttüğümüz
gazete sayfalarında yine kadın cinayeti haberleri var. Bundan büyük
utanç olur mu?
Ne demiş?
"Mustafa Kemal Atatürk, Türk kadınlarına bütün haklarını verdi ama
bunu Türk erkeklerine söylemeyi unuttu." (Prag'da çıkan bir
gazetenin dramatik başlığı)
Gaf kürsüsü
Seda Sayan'la Yemekteyiz'de Özcan Bey, Nilay Hanım'ın yaptığı
pilava kusur bulmakta bir hayli güçlük çekti: "Pilavınızdan su tadı
alıyorum..."
Zap'tiye
Atatürk'ün Nutuk eserini lütfen 'çocuklarınızın erişebileceği
yerde' saklayın!