"Aşı olmak hem insanlık görevi hem vatan borcudur" diye yazdım.
Aşı reddi yüzünden koronavirüs ile mücadele sürecinin uzadıkça
uzadığından söz ettim. Süreç uzadıkça riskin arttığını, insanların
işsiz kaldığını, çocukların okula gidemediğini söyledim. Özetle;
Cumhurbaşkanı'nın, Sağlık Bakanı'nın, Bilim Kurulu'nun
söylediklerini tekrarladım. Sadece ve sadece 'bilim konuşsun'
istedim. Ama aşı karşıtlığını 'düzen karşıtlığı' haline getirmek
isteyen bir grup klavye tetikçisi üzerime saldırdı. Olsun. Ben
diyeceğimi dedim, olayı gündeme taşıdım, yeni tartışma platformları
yarattım ya, bana yeter.
Benden sonra pek çok aklı selim yazar söylediklerime destek verdi.
Aşı olmayanlar AVM'lere alınmasın, toplu ulaşım kullanmasın, işleri
eğer yüz yüze temas gerektiriyorsa lisansları, çalışma belgeleri
iptal edilsin, eğer virüs kaparlarsa bedava değil ücret mukabilinde
tedavi edilsinler, virüs bulaştırdıkları tespit edilirse 'cinayete
teşebbüsten' yargılansınlar dedim. Benden sonra pek çokları aynı
maddeleri istek olarak sıraladılar. Son olarak, demokrasinin,
özgürlüğün beşiği olarak tanınan Fransa, aşı olmayanların AVM'lere
alınmayacağını, toplu ulaşım kullanamayacaklarını açıkladı. Ee,
ne...