Perşembe sabahı atv'nin kahvaltı haberlerinde 'mutluluğun
resmini' gördüm, hem de iki kere...
İlkinde, 7 yaşındaki Muhammet'in gülümsemelerini, kahkahalarını,
sevinç çığlıklarını izledim. Muhammet ağır bir kalça çıkığı
anomalisi ile doğmuştu. Tedavi süreci uzadıkça uzamıştı. İlk
adımlarını atmak için yıllarca beklemek zorunda kaldı. Yürümeye
başladığı o ilk anların görüntüsü ise muhteşemdi.
Bakmaya doyamadım. Çünkü yüzüne yayılan kocaman gülümsemeyi cep
telefonunuzdaki hiçbir gülen surat emojisinde bulamazdınız.
İkinci görüntü Kars'ın Digor ilçesindeki bir köyden geldi. Köylüler
düğün bayram ediyorlardı. Ne için? Hayvanlarını otlattıkları
meradan kaynak suyu fışkırdığı için... Sürü otlatan çocuklardan
biri, yerden fışkıran tatlı su kaynağını fark etmiş, koşarak
köylülere haber vermiş. Koca koca adamların avuç avuç suyu havalara
fırlatarak, "Suya bakın suya...
Hem de buz gibiiii..." diye bağırıp kaynağın başında halay
çekmelerini eğer görmediyseniz, büyük olay kaçırmışsınız
demektir.
Bir adım atmak... Bir yudum soğuk su içmek... Çoğumuza ne kadar da
sıradan geliyor değil mi? Peki ya yokluklarında?
Haydi bakalım; şimdi attığımız her adım, içtiğimiz her yudum su
için şükretme zamanıdır.
Ben öyle yaptım...