Aileye, ahlaka, adaba kast eden cinsi bozuklar için ellerinde
gökkuşağı bayraklarıyla caddelere fırlarlar.
Ödül konuşmalarında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni aşağılayıp,
bölücü hainlerin sesi olurlar.
Gezi eylemcilerinin peşine takılıp, ihanetin borazanı olmaya
soyunurlar.
Sokak hayvanları için meydanları doldururlar, kurumuş göl üzerinde
klip çekmeyi maharet sayarlar.
Terör cazgırı sözde gazeteciler yargılanırken duruşma salonu önünde
kuyruğa girerler.
Kendi yazlıkları yanmasın diye elinde su bidonuyla dağlara
koşarken en cesur çevreci pozu takınırlar. Gelin görün ki, Gazze'de
bebeler fosfor bombası ile yanarken dut yemiş bülbüle
dönerler...
Ey magazin dünyasının tatlı su eylemcileri, 1 Ocak günü 450 bin
kişi Tarihi Yarımada'yı doldurup İsrail'in Gazze zulmüne isyan
ederken neredeydiniz? İçinizden birini bile oralarda göremedim.
Yoktunuz... Zaten söz konusu gerçek mazlumlar olduğunda hiç var
olmadınız ki... Sosyal medyada yasak savan iki klişe cümle, oldu
bitti. Yani...