Haber bültenlerindeki görüntüyü, üzüntünün yanı sıra derin bir
kaygıyla izledim. Nehirde yaşlı bir adamın cesedi bulunmuş.
Dalgıçlar gelip adamı çıkarmak için uğraşıyorlar.
O sırada siz deyin 200, ben diyeyim 300 kişilik bir vatandaş grubu
cep telefonlarına davranmış, yürek dayanmayan o manzarayı
kaydediyor.
Kimisi de kamerayı kendine çevirmiş, dehşeti fon yapıp 'ceset
selfie'si' çekiyor!
Aynı gün bir başka haber görüntüsü...
Başıbozukluk ve denetimsizlik yüzünden adı 'ölüm yolu'na çıkan Şile
otobanında bir TIR, koca cüssesiyle ters istikametten girdiği üç
şeritli otobanda U dönüş yapmaya çalışıyor. (Bu sürücüye ne ceza
verilecek bilmiyorum ama 'cinayete tam teşebbüs'ten aşağısı
olamaz.) O sırada üst geçitteki gençler, kaza ihtimalini görüp cep
telefonlarına davranıyor. Beklenen gerçekleşiyor; TIR yüzünden dört
araç birbirine giriyor. O anda görüntüyü kaydeden gencin 'zafer
çığlığını' duyuyoruz: "Heeeeyttt, çektim be abi, çektim vallahi!.."
İyi de, nehirde boğulan adamın şişmiş cesedini kaydetmek bize ne
sağlayacak?
Böyle bir 'anıya' kimin ne ihtiyacı olabilir ki!
Yoksa dijital teknoloji ve sosyal medya hepimizi birden gizli birer
'ölü sevici' haline getirdi de farkında mı değiliz?