Sen Anlat Karadeniz, sadece seyirlik bir dizi olmakla yetinmeyip
sahne aralarına ustalıkla gizlenmiş hayat dersleriyle toplum
hayatına rehberlik de ediyor. Son bölümde dizinin bilge insanı,
denge adamı, cami hocası Osman Baba'nın verdiği evlilik dersi de
unutulacak gibi değildi.
Kaleli Ailesi, karısına kötü davranan, hatta bir kızgınlık anında
üç kez "Boş ol" deyip onu Allah katında boşamaya kalkan Mustafa'ya
ders vermek için bir şaka hazırlamıştı.
Mustafa'ya artık evliliğinin geçerli olmadığını, karısının helal
olmaktan çıktığını, o evde yaşayamayacağını, mutlaka 'hülle'
gerektiğini söylediler.
Buna inanan Mustafa ise fena halde dert sahibi oldu, hayata
küstü.
Sonunda ev halkı yemek masasında toplandı. İşte kayalara doğru
sürüklenen pek çok evliliğe kıyı feneri olacak, içinde pek çok dini
ve sosyal bilgi de içeren o diyalog:
OSMAN BABA: Karı koca arasına şeytan bile girmez derken boşuna
dememişler. Her gün öğreniyor işte adam...
TAHİR: Osman Amca, sen şimdi ne diyorsun? Bizimkiler evli mi, değil
mi?
OSMAN BABA: Evli.
MUSTAFA: Zaten kapı gibi resmi nikahımız sürüyor, o ayrı da, dini
nikahımız zarar görmesin diye soruyorduk. Sen şimdi hülle filan
dedin, onu ne yapacağız?
OSMAN BABA: Tek nefeste arka arkaya üç defa söylenen "Boş ol", bir
defa söylenmiş anlamına gelir.
MUSTAFA: Evli miyim yani?
OSMAN BABA: Sen şimdi evli miyim, değil miyim onu bir yere bırak da
kulağını aç, beni iyi dinle. Kelam-ı Allah der ki: "Bir kızdın
söyledin, iki kızdın söyledin, üçüncüsünde eşin senin helalin
değildir" der. "Aklınızı başınıza alın, evliliği çocuk oyuncağına
çevirmeyin" der. "Kızgınlığınıza, hiddetinize hakim olun" der. Peki
siz ne yapıyorsunuz?
Üç defa "Boş ol" dedin, boşadın. Eee? Hülle yap...
Hüllenin anlamı ne? Haramı helale çevirmek mi? Yahu Cenab-ı Allah'ı
kandırmaya mı çalışıyorsunuz ha? Eşlerinizi irade sahibi, canları
size emanet kişiler olarak görün.
Yuvanızı, birliğinizi, dirliğinizi bozmayın.
Teşekkürler Kuzey Yıldızı
Bundan birkaç yıl önce reklamların alt yazılara boğulmasını
kıyasıya eleştirmiş, ekranda bir görüntü kirliliği yaratıldığını
söylemiştim.
Birkaç gün sonra işitme engelli bir okurumdan mektup aldım. Diyordu
ki: "Aman Yüksel Bey, ne olur ekrandaki yazılara dokunmasınlar.
Benim gibi pek çok işitme engelli, bu yazılar sayesinde
televizyonda gösterilenleri anlayabiliyor. Keşke dizi ve
filmlerdeki konuşmalar da bizim için alt yazı ile verilse..." O
günden sonra bu köşeden mini bir kampanya başlatmıştım. Engelliler
için diyalogların alt yazıyla verilmesi konusunda pek çok yazı
kaleme almıştım. Sonunda sesimiz duyuldu. Show TV'nin yeni
dizilerinden Kuzey Yıldızı'nı izlerken bir de baktım tüm diyaloglar
alt yazı ile veriliyor. Hatta fon müziklerinin teması ve sözleri
bile alt yazılara yansıyor.
Aslında bu alt yazılar sadece işitme engellilerin değil, Türkiye'de
yaşayan ve Türkçe pratik yapmakta güçlük çeken yabancıların ve
çocuklarımızın da çok işine yarar diye düşünüyorum.
Teşekkürler Show TV ve Kuzey Yıldızı... Darısı diğerlerinin
başına.
Ne demiş?
Sakatatların nasıl pişirileceği konusunda atv Haber'e konuşan ünlü
şef Sahrap Soysal, tabağın içinde duran yüreğe bakıp şöyle dedi:
"Ona şu anda yürek diyoruz. Ama duyguları olsaydı kalp
diyecektik..."
Gaf kürsüsü
Çukur'da Akın Koçovalı diyor ki: "Deveye sormuşlar boynun niye
eğri, kendi işimi kendim görürüm demiş." Akın o anda "Deveye
sormuşlar boynun niye eğri, nerem doğru ki" ile "Kurda sormuşlar
boynun niye kalın, her işimi kendim görürüm" özdeyişlerinden bir
kokteyl yapıyor!
Zap'tiye
'Trafikte Yayalara Öncelik' kampanyasını vatandaşa anlatmak için
yaya geçidine adım atan Bilecik Valisi az daha eziliyordu. Böyledir
bizim magandaların hali... Ne valide tanırlar, ne vali...