Sosyal medyada karşıma çıkan hikaye hem ibret, hem de dehşet
vericiydi.
Adam bir restoran açmış. Ertesi gün toptan peynir satan ve
kamyonetinin üzerinde hiçbir şey yazmayan bir adam gelmiş. Kaşar
peyniri, kilosu 50 liradan satıyormuş. Bizimki bunun nasıl mümkün
olabildiğini sormuş. Satıcı anlatmış: "Abi bu dandik kaşar ama
kimse ayırt edemez. Bak al bi parça... Zararlı da değil abi,
patates püresine yağ ve kaşar aroması koyuyorlar..."
Ertesi gün kıymacı/ köfteci gelmiş. Kilosu 60 liradan sattığı
kıymayı övünerek anlatmış: "İçinde et aroması, tavuk deri ve
kemikleri, soya vs gibi zararsız (!) maddeler var. Her şey dahil
otellerden alan var abi..." Lokanta sahibi ikisini de dükkanından
kovduktan sonra bilgisayarını açıp küçük bir araştırma yapmış ve
görmüş ki memlekette sahte olmayan bir şey yok:
Acı biber aroması, acıbadem aroması, ahududu aroması, alabalık
aroması, ananas aroması, anason aroması, antep fıstığı aroması,
ayran aroması, bal aroması, çedar peyniri aroması, ceviz aroması,
çikolata aroması, çilek aroması, et aroması, fındık aroması, fıstık
aroması, keçi peyniri aroması, kekik aroması, kimyon aroması, koyun
peyniri aroması, tereyağı aroması, yoğurt...