Artık sadece Türk Sanat Müziği ve klasikleri dinler oldum. Dinledikçe de şarkı ile musikiyi birbirinden daha iyi ayırt eder hale geldim.
Yaşlandıkça "Nerede o eskinin güzellikleri?" diye sayıklayan dedelere öykünmek değil niyetim. Birazdan yazacaklarımı okuyunca eminim siz de bana hak vereceksiniz.
Eskiden bir şarkı, yıllara damga vururdu. Şimdi listelerde 15 gün tutundu mu düğün bayram ediyorlar. En iddialı şarkı bile bir ay içinde hafızalardan silinip gidiyor. Eskiden Tarkan'ın şarkıları dillerde marş olurdu. Şimdi "Son albümünden üç şarkı ismi sayın" desem millet tavana bakar.
Neden? Çünkü bugünün şarkı sözlerinde "şiirselliğin" yerini "sokak argosu" aldı. Duygu deyince akla sadece sevgiliyi adeta infaz eden "atarlı giderli" sözler geliyor. "İntikam" insan ilişkilerinde en fazla ilgi gören duygu haline geldi. Eskiden de aşk acısıyla yanan yürekler vardı ama onlar en fazla "sitem" ya da "ah" ederdi. Bugünkü gibi "eks sevgiliye" kapısının eşiğini yalatan filan yoktu.
Peki ya müzikler? Artık şarkıların hepsi ritme dayalı yapılıyor. Onların da çeşidi üçü geçmiyor. Duvara çivi çakar gibi bir ritim ve onun üzerine döşenen avam laflar. Ne melodi var, ne...