Bu hafta 'Savaşçı'da da bir apolet sökme vakası yaşandı.
Kılıç Timi'nin kahramanı 'Yüzbaşı Kaan Bozok', karargahta beklemek istemiyor. bir an önce tehdit olarak gördükleri suikastçı 'Leyla'ya operasyon düzenlemek istiyordu.
Ancak komutanı 'Albay Halil İbrahim Kopuz', daha sakin ve planlı bir harekat öngördüğü için buna karşı çıkıyordu.
'Yüzbaşı Bozok', içtima sırasında 'Albay Kopuz'a karşı geldi ve ısrarını 'isyan' haline getirdi. Bunun üzerine 'Kopuz', uzanıp 'Bozok'un apoletlerini söktü. Ben bu anlamlı sahnenin alt metnini şöyle okudum: 'Eğer bir apolet sökülecekse, bunu Türk Silahlı Kuvvetleri üyelerinden başkası yapamaz.' Dizinin sezon finali, haber bültenlerinde sadece 'sayı' olarak anılan şehitlerin ateşinin nasıl olup da düştüğü yeri yaktığını bir kez daha tüm gerçekliğiyle ortaya koydu.
Önce 'Kürşat Teğmen' şehit düştü.
Taziye evine saldıran teröristler 'Galip Astsubay' ve 'Yüzbaşı Kaan Bozok'un nişanlısı 'Aslı'yı da şehit ettiler.
Nişanlısı kollarında can veren 'Bozok', kendisine izin vermeyen komutanına acı içinde bakarken, 'Albay Kopuz' öyle bir sorumluluk ve vicdan azabı hissetti ki, eminim o anda bir bölük düşmana karşı tek başına savaşmayı tercih ederdi.
Diyeceğim o ki; Türk Silahlı Kuvvetleri'nin şanlı neferleri sadece düşmanla savaşmıyor, kendi iç dünyalarında da muazzam bir savaş veriyorlar. Kendilerine emanet edilen, komuta ettikleri vatan evlatlarını zayi etmemek, onların ailelerine karşı mahcup olmamak için olağanüstü bir gayret gösteriyor, müthiş bir psikolojik savaşa girişiyorlar.
Aynı zamanda içlerine sızmaya çalışan hainlerin tuzaklarına karşı durmaya çalışırken, halkın kendilerine duyduğu büyük saygı ve güveni boşa çıkarmamak için de cansiperane bir savaş sürdürüyorlar.
Tüm bunların üzerine bir de siyasilerin seçim malzemeleri haline gelmek, eminim kahramanların yüreğine düşman kurşunundan çok daha fazla zarar veriyordur. Hele ki Kandil'e Türk bayrağı dikip terörün nihai olarak başını ezmeye hazırlandıkları şu son derece kritik günlerde...
'Savaşçı'yı izlerken, içimden 'Keşke şu bölümü Muharrem İnce de izleseydi' diye geçirmem işte bundandı...