Son zamanlarda gördüğüm en çarpıcı, en dokunaklı dizi
başlangıcıydı. Star'ın yeni dizisi 'Söz', Güneydoğu'da teröristlere
karşı mücadele veren 12 aslan yürekli askerin hikayesini
anlatacaktı. İlk sahne, şehadet şerbetini içmek üzere olan bir
askerin gözünden açıldı. Komutanı; başına eğilmiş, ağır yaralı
askerinin ismini haykırarak onu uyandırmaya çalışıyordu. Şehit, iç
sesiyle konuşmaya başladı.
Şimdi o sahneyi kayıtlardan izleyip o sözleri buraya geçirirken
bile gözyaşlarımı zor tutuyor, dişlerimi sıkıyorum.
Eğer içinizde birazcık vatan ve bayrak sevgisi varsa, eminim siz de
gözyaşlarınızı tutamayacaksınız...
"Komutanım bana sesleniyor.
Oysa biliyor cevap veremeyeceğimi.
Çünkü az önce sol bacağım, kafasının birkaç santim üzerinden uçtu
gitti... Ölüm hep yanı başımızdaydı.
Aldığımız her nefeste, içtiğimiz her yudumda, her gülüşümüzde, her
adımımızda. Sırdaşımız, dostumuz, tek yarimiz ölümdü. (Yaralı asker
son nefesini verir. Yüzünü bir huzur kaplamıştır) İşte
kavuştuk.
Ben halimden memnunum ama ya geride kalanlar? (Komutanı uzanıp
elleriyle şehidin gözlerini kapatır) Karım... Dört sene önce
evlendik. Bu dört senede dört kere görüşmüş müyüzdür, bilemiyorum.
(O sırada görüntüye şehidin polis eşi gelir.
Şehit haberini vermek için yaklaşan askeri aracı ve arkasındaki
ambulansı korkuyla, endişeyle izlemektedir) Az sonra bir albay ve
bir psikolog çıkacak karşısına.
Bir de ambulans... Zaten görür görmez yangın düşecek içine...
Artık her söz, her kelime anlamsız...
Önce sadece bakışacaklar.
Sonra şehit olduğumu söyleyecekler.
O an yüzleşecek, ağlamamak için tutacak kendini. Bir an son
görüşmemiz aklına gelecek.
Beni uğurlaması, kurduğumuz bahçeye ekeceğimiz çiçekler,
hayallerimiz... İşte hepsi uçup gitti. Ve ölene kadar beni asla
unutmayacak. Kara haber tez yayılır diye boşuna dememişler.