Sürekli yazıp dururum ya, "Kader tüm senaristleri cebinden
çıkartır" diye, alın size yeni bir örnek: Bir kişinin ölümü 4
kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan trafik kazasından sonra
ehliyetsiz oğlunu 4 saat içinde Mısır'a, oradan da ABD'ye kaçıran
yazar Eylem Tok tüm hünerini gösterse de eminim böyle bir hikaye
yazamazdı.
Önceleri herkes gibi ben de yazarla empati kurmaya çalıştım.
Anne-baba yüreği neye el verir, neye vermez diye kafamda uzun uzun
muhasebe yaptım. Ama olayın çirkin ayrıntıları ortaya dökülünce
"ebeveyn içgüdüsü" ile açıklanamayacak kadar "kirli" olduğuna
hükmettim. Çünkü ebeveyn refleksi, yerini planlı bir eyleme
bırakmıştı. O yolda can pazarı kurulmuşken ambulans çağırmamak ve
delil bırakmamak için kazazedelerin cep telefonlarını toplamak
"soğukkanlı" ve "planlı" bir davranış olmalıydı.
Anne ve oğulun ABD'de çekilen son fotoğrafları ise kafamda artık
hiçbir şüphe bırakmadı. Bir kaç gün önce bir aile reisinin hayatını
çaldığını, evladını yetim...