Bugün Anneler Günü...
Önce canım annemin, sonra şehit analarının ve çocuğu olsun olmasın
yüreğinde 'evlat sevgisi' barındıran tüm kadınların mübarek
ellerinden öpüyorum.
Öyle tahmin ediyorum ki, benim annem gibi sizinkilerin de gününün
büyük bölümü ekran karşısında geçiyor.
Peki anneler, ekranda gördükleri annelerden memnun mu? Hiç
sanmıyorum. Nasıl olsunlar ki! Dizilerde bir tek 'mutlu anne'
göreniniz var mı?
'Kadın' dizisinde kocasını kaybettikten (ya da öyle sandıktan)
sonra iki çocuğuyla yaşam mücadelesi veren genç anne 'Bahar'ın
yaşadıkları hepimizin yüreğini dağlamıyor mu? 'Eşkıya'nın
'Meryem'i, öz kızını kocası yüzünden mafya hesaplaşmasına kurban
vermişti. Şimdi ömrünün son günlerinde kocasını hayata bağlamak,
onu ölümle kuşatılmış bir hayatın içinden çekip almak için
doğurmaya niyetlendiği bebeği yine kocası tarafından yok edilmeye
çalışılıyor.
Neymiş? Bebeğini doğurmaktan vazgeçerse, hayatı
kurtulabilirmiş.
Peki kullanılan yöntem ne? 'Meryem'in 'Hızır'a beslediği güven ve
sevgiyi yok edecek kıskançlık bazlı entrikalar serisi... Bu anne
her gün öldükten sonra hayatı kurtulsa ne olur?
Evladını mafyaya kurban veren 'Çukur'un 'Sultan Ana'sı da diğer
evlatlarının hayatını kurtarmak için umutsuzca çabalıyor. Hatta bu
uğurda kurşunlara bile geliyor.
'Aşk ve Mavi'nin çileli 'Refika Anne'si, çektiği onca acının
ardından geçen hafta toprak oldu.
'Adı: Zehra' dizisindeki genç kadın 'Zehra'nın başına gelenler ise
pişmiş tavuğun başına gelmedi. Öz babası ve kardeşi tarafından
ölüme mahkum edilen genç kadın meğer anne olmaya hazırlanıyormuş,
onu da bu hafta öğrendik.
Dizi ekranının en çileli annelerinden biri de 'Avlu' dizisinin
'Deniz'i... Bir yandan dışarıdaki kızını koruyup kollamak, diğer
yandan zorlu cezaevi koşullarında ayakta durabilmek için mücadele
veren 'Deniz'in çabası, ekran başındakilere bolca gözyaşı
döktürüyor.
Peki diziler evreninde yalnızca günümüz anneleri mi eziyet görüyor?
Ne gezer... 'Vatanım Sensin'de 'Azize'nin, başına gelenlere karşı
yine de dimdik ayakta durmaya çabalaması onu hepimizin gözünde
gerçek bir azize yapmadı mı?
Peki ya 'Sen Anlat Karadeniz'in 'Nefes'ine ne demeli... Hem
çocuğuna kol kanat germek, hem hayatı kendisine zehir eden bir
sapığın işkencelerine direnmek, öte yandan aşkına ve şefkatine
sığındığı Karadeniz delikanlısının zarar görmemesini sağlamaya
çalışmak, çoğu zaman savaşçı 'Nefes'in bile nefesini kesmiyor
mu?
Ekrandaki çileli annelerin listesini uzatmak mümkün. İnsan, onların
gördüğü zulmü izlerken, cennet nehirlerinin anaların ayakları
altında çağladığına inanmakta güçlük çekiyor.
Baksanıza, 'Cennet'in Gözyaşları' diye dizimiz bile var...
Peki suç, anaların dramından reyting süzmeye çalışmak mı? Sanmam...
Senaristler, yönetmenler bu dizileri yaparken 'bilim-kurgu'
çekmiyorlar ki; hepsi etraflarında yaşanan olaylardan
esinleniyor.
Keşke anaları ağlatmasak da, onlar da fotoğrafını çekemeseler!