Konuyu ilk kez, sevgili meslektaşım Cengiz Semercioğlu önceki
gün Hürriyet- Kelebek'te gündeme getirdi.
TRT'nin reyting ölçümlerinden çekilip reklam almamak için çalışma
sürdürdüğünü belirtti.
TRT daha önce de reyting ölçümlerinden çıkmış, sonra yeniden
girmişti. Benim bu konudaki tavrım yıllardır değişmedi.
Devlet televizyonu yayıncılığı farklıdır. Temel rotasını özel
kanallarla aşık atmak için çizmez.
Öncelikli görevi, 'kamu yayıncılığı'nı layıkıyla yerine
getirmektir.
Bu işi hakkıyla yaparsa; zaten cazibe noktası haline gelecek,
reyting yarışında taklalar atmak zorunda kalmayacaktır.
Günümüzde özel ya da resmi, bir televizyon kanalının hayatta
kalması reklam gelirlerine bağlıdır. Ancak bilindiği gibi, TRT'nin
tek geliri reklamlar değil. Elektrik faturalarından kesilen pay ve
radyo-televizyonlardan alınan bandroller önemli bir gelir kalemi
oluşturuyor. Ayrıca, televizyona reklam almanın tek yöntemi de
izleyiciyi sonsuz reklam kuşaklarına boğmak olmamalı. Devlet kanalı
TRT için bir önerim var: Reklam kuşaklarına son versin. Bunun
yerine her program için güçlü birer sponsor bulsun. (TRT'nin bu
konuda zorlanacağını hiç sanmıyorum) Emin olun, uzun reklam
kuşaklarından illallah diyen izleyici, akın akın TRT'ye
koşacaktır.
Ayrıca, izlediği programın en heyecanlı yerinde ekrana gelen
reklamdaki firmaya küfür eden seyirci, bu kez ona reklamsız
televizyon izleme fırsatı veren sponsor firmaya büyük sempati
besleyecek, böylece reklam da 'yerini ve amacını' bulacaktır.
Bir de... 'Reklamsız devlet kanalı' olmak, TRT'nin kurumsal
'ağırlığını' hiç olmadığı kadar artıracaktır.