Lamı cimi yok, bu sezon, atv'ye fena halde yaradı.
Ekrana sürdüğü yeni diziler arasında bir tane bile 'karavana' yok.
'Bir Zamanlar Çukurova', 'Ağlama Anne' ve son olarak da 'Can
Kırıkları', izleyiciyi yüreğinden yakalamayı başardı.
Geçen yılın yıldızları 'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz', 'Sen Anlat
Karadeniz' ve 'Aşk ve Mavi' ise sezona giderek artan bir ivme ile
başladılar.
Hiç abartmıyorum, 'Can Kırıkları'nı gözümü kırpmadan, nefes nefese
izledim. Bir olay bitmeden diğeri başladı, bir sürprizi hazmetmeden
diğeriyle şoke oldum. Ben ilk bölümünde bu kadar çok aksiyonun bir
araya geldiği başka bir dizi daha hatırlamıyorum.
İki genç kadını polis olmaya götüren yol, meğer yürek kanatan 'can
kırıkları' ile doluymuş. Dizi; memlekette kadın olmanın
zorluklarına vurgu yaparken, istismardan cinsel tacize, mobbing'den
sahte evliliklere ve aldatmalara kadar son derece geniş bir
perspektifte meseleyi masaya yatırıyor.
Bunu yaparken de sadece duyguların üzerinde tepinmeyip yerli
yerinde aksiyon sahneleriyle izleyiciyi ekrana bağlamayı
başarıyor.
Dizinin başarısında kalburüstü senaryosunun ve yaratıcı rejisinin
yanı sıra isabetli oyuncu tercihlerinin de katkısı büyük.
Hande Doğandemir'in 'Leyla' karakterini her bölümde büyüteceği
aşikar. Seçkin Özdemir'e 'Başkomiser Aslan' karakteri çok
yakışmış.
Bana göre tüm yeteneğine rağmen henüz hak ettiği yeri bulamayan
Alican Yücesoy, 'Cihan Karadağ' karakterini tramplen olarak
kullanmaya aday. Yeni bölümlerde devreye bir de Özgür Çevik'in
gireceği düşünülürse, ortaya bir 'rüya takımı' çıkacak gibi. Ama
bana soracak olursanız, ilk bölümün yıldızı Funda Eryiğit oldu.
'Zeynep' için belli ki bu sezon çok mürekkep tüketeceğiz.
Dizinin sezona neden geç başladığını bilmiyorum.
Ama eğer Show TV'deki 'Çukur'dan iki hafta önce başlasaydı, seyirci
sayısını çoktan katlamıştı diye düşünüyorum.