Öğretmenlik mesleğini seçenlerin son zamanlarda yaşadığı
en önemli sorun;, atamalarının yapılamaması, kadro bulamamaları. Bu
konuya dikkat çekmek üzere bu köşede pek çok yazı kaleme aldım.
Geçen hafta ise ataması yapılamadığı için kendini engelli
çocukların eğitimine adayan öğretmen Tuğba Acar'ın 'Kim Milyoner
Olmak İster?' yarışmasındaki duygulu serüvenini anlatan ve onu
örnek gösteren bir yazı kaleme almıştım. Sevgili öğretmenimiz,
incelik gösterip bir teşekkür mektubu göndermiş. Öğretmenlerin
kadro beklerken de topluma yararlı olabileceğinin somut bir örneği.
Paylaşmak istedim:
"Kendimi değerli hissettiren yazınızı gözlerim dolarak
okudum. Sizin gibi değerli bir köşe yazarının kaleminde olmak beni
çok onore etti.10 yıllık ücretli öğretmenim.
Bir gün olsun kadrolu öğretmenleri düşünüp karamsarlığa
kapılmadım, Her zaman şükrettim. Çünkü emekli din görevlisi olan
babam bana hep 'Yaptığın işin maliyeti ne kadar olursa olsun sen o
işten sorumlusun, işinin hakkını ver' demiştir. Bunu hayatımda
düstur edinip çalışıyorum 10 yıldır. Kadroya geçemedim diye zaman
zaman içimde burukluk olsa da (çevre baskısından) işimi en iyi
şekilde yaptım hamdolsun. Rabbim bana ailemin, başta babamın,
annemin, ağabeyimin, çocuğumun, eşimin gurur duyacağı bir şey nasip
etti ve ilk kez başarılı olduğumu hissettim. Diyeceğim o ki Yüksel
Bey, kaleminize ve yüreğinize sağlık..."