Yusuf Dinç Yeni Şafak Gazetesi

Ferdi Baba ve arabesk müziğin sosyo-ekonomik analizi

Üç ihtimal vardı. Ya Müslümcü ya Ferdici yahut Orhancı olabilirdiniz. 90’lar böyleydi. Biraz arabeskten kaçayım deseniz Sezen, Kayahan, Nilüfer sonra gelen Levent Yüksel, Sertap Erener… Fakat arabesk üzerinde çok büyük baskı vardı. Sınıfsal bir durumdu. Arabesk dinleyenler dışlanırdı. Bu baskıdan uzaklaşmak isteyenler arayışa girince metal müziğe kadar kulak ilgisini genişletti. Metal müzik tarikatleşip siyah giyenler tutuklanmaya başlayınca bir bocalama oldu. Sonra Şebnem Ferah geldi. Derken pop

05 Ocak 2025 | 0 okunma


https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

Üç ihtimal vardı. Ya Müslümcü ya Ferdici yahut Orhancı olabilirdiniz. 90’lar böyleydi. Biraz arabeskten kaçayım deseniz Sezen, Kayahan, Nilüfer sonra gelen Levent Yüksel, Sertap Erener…

Fakat arabesk üzerinde çok büyük baskı vardı. Sınıfsal bir durumdu. Arabesk dinleyenler dışlanırdı. Bu baskıdan uzaklaşmak isteyenler arayışa girince metal müziğe kadar kulak ilgisini genişletti. Metal müzik tarikatleşip siyah giyenler tutuklanmaya başlayınca bir bocalama oldu.

Sonra Şebnem Ferah geldi. Derken pop Türkiye’ye hızlı bir giriş yaptı ama toplumun genel kesimlerinde alerjiye neden oldu. Toplum başta popa meyletmedi.

Diğer taraftan Haluk Levent, Murat Kekilli gibi sanatçılar Anadolu rock önerdi. Bir anlamda genç kuşaklar için müzikle zaman mekân bağı, müzikle Türkiye bağı kurmanın yolu bulundu. Barış Manço, Cem Karaca, Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi bu ortamda yeniden keşfedilen sanatçılar oldu. Metal müziğin yanlış kullanımından çekip aldılar gençleri. Grup Vitamin dahil… Tam bu esnada Ahmet Kaya memleketten çıkarılıyordu.

Nil Karaibrahimgil reklam filmleri çekmeye başlayınca toplum popa karşı kadınlardan başlayarak direnci bırakıp çözüldü. Artık ekonomik, sosyolojik ve kültürel değişim başlıyordu. Süreç Ekmek Teknesi’ne rağmen Avrupa Yakası gibi dizilerle desteklendi.

R&B müzik ne kadar kurtarır Türkiye’yi bugün bilmiyorum ama arabeskin yerine pop konunca zorlu işlerde sıkı çalışma iştahı da memleketten çekildi sanki. Popla beraber kol gücü yerine masabaşı işlere rağbet arttı.

İşte bu dönemlerde o zorlu işlerin yapılması hep arabeskle mümkün oldu. Kötü şartlardaki tekstil atölyelerinde, konfeksiyonlarda tek iyi şey kocaman hoparlörlerden verilen yüksek sesli arabesk müzikti. Bir de makineci maaşı… Memura kız verilmediği yıllardı.

Merhum Özal, tekstile yatırım yapmayı tavsiye etmişti. Ama bir taraftan da şartları oluşturmuştu. Bu şartlardan biri de arabesk müzik üzerinden kalkan “yasaktı”. Walkman’in icadı, özel radyo ve televizyonların yayın hayatına girmesi şartları hepten tekstil lehine çevirdi.

Tekstil sektöründe üst düzey yönetici olan arkadaşımla toplantımızda Mısır’la ilgili şu tespiti yaptı geçenlerde; Mısır’da tekstil olmaz çünkü su yok. Haklıydı, su sadece tekstilde değil, birçok endüstride temel girdilerden birisidir. Türkiye’de su vardı ama sektörde su kadar gereksinim duyulan bir başka şey de arabeskti.

Tekstile ev sahipliği yapmak; belki şehre lahmacun gelir, bir güzel arabesk çalar radyolarda… Şarkısını söylemeyi gerektirir Sezen’in sözleriyle…

Şimdi Ferdi Baba gitti, tekstil de Türkiye’ye yorulmadan ve durmaksızın verdiği katkının sonuna yaklaştı. Türkiye bugününü tekstille finanse etti. Çok çalıştı, didindi. Mevzuyu tekstil üzerinden ele aldım ama tekstili geniş anlamda emek-yoğun işlerin hepsini içine katarak tartıştığımı not etmek isterim.

Artık Türkiye sermayeyi işçinin kol gücüne değil, mühendislerin hassas işlerdeki emeğine bağlayacak. Metre metre işlerden değil, milim milim ayarlamalardan para kazanacak.

Ferdi Babaya dair bir sosyo-ekonomik analiz daha yapacağım. O filmleriyle de özeldi. “Anacığım seni saraylarda yaşatacağım,” filmlerinin kahramanıydı. İşte sosyo-ekonomik kırılmanın su üstüne çıktığı konu da budur. İki kuşak arasında bu kadar büyük uçurum bir daha da görülmez.

Ferdi dinleyen kuşaktan çocuklar analarına daha iyi imkanları olan bir hayat sunmak istiyordu. Kendilerini üretici olarak görüyorlardı. Elbette üretici olarak yetiştiriliyorlardı. Evlat demek bugünkü gibi bütçelenen aile ferdi demek değildi, “sırtla yer arasına mesafe koymak,” demekti. Bugün çocuklar ana-babasından ev istiyor. Kendilerini tüketici olarak görüyorlar. Öyle yetiştiriliyorlar. Gürbüz delikanlılar hem de… Anasını saraylarda yaşatmak isteyenler kara-kuru çocuklardı.

Liberalleşmeyi bilfiil sağından solundan önünden arkasından altından üstünden deneyimlemiş bir kuşaktanım. Göz göre göre değerleri kapitalist heveslerle değiştirdiğimizi gördüm. Bugün bunları tespit etmek, kapitalizmden geri almak, duruyorsa ihya etmek mücadelesinin bir ferdiyim.

Ferdi Babanın vefatının bu tartışmalara vesile olması da tesadüf değildir. Bir kuşağı kendi değerlerine tutunduranlardan biriydi. Aşk, emek, toprak ve diğerleri arabesk bitirilirken değer olmaktan çıktı. Gurbetin, zaman-mekân bağını harlayan kavram olduğunun kaç kişi kaldı farkında olan.

Kapitalizm, imparatorlukları istemediği gibi istemedi arabeski. Kendi tezahürlerini her başlıkta popu dayattığı gibi dayattı. Toplumsal zevkleri sınıfsallaştırdı. Hoş kapitalizm bu, sonra getirip elitist zevk olarak arabeski kullanır.

Kabul, kapitalizmin önerisi terakkidir ama değerler aleyhine terakki… Terakki fedakârlık gerektirir ona da kabul ama toplumu değerlerinden sıyırıp çırçıplak bırakması fedakârlık mıdır, iğfal midir? Değerlerle beraber terakkinin mümkün olduğuna kimse itiraz edemeyecekken…

Bir devir kapanıyor. Eski zamanlardan özlenecek git gide az kimse kalıyor. Hayat bizi geleceğe hazırlıyor. Kaderini elimize almamız gereken geleceğe… Nuri Pakdil, Rasim Özdenören, D. Mehmet Doğan ağabeyler bir çırpıda sayabileceklerim. Hayat bizden aldıklarıyla geleceğin sorumluluğunu sırtımıza vuruyor. Kaçamayacağımız, kaçmayacağımız sorumluluğu…

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yankifobi 07 Ocak 2025 | 27 Okunma Ferdi Baba ve arabesk müziğin sosyo-ekonomik analizi 05 Ocak 2025 | 201 Okunma Panama’nın anahtarı Trump’ın elindedir 31 Aralık 2024 | 132 Okunma Merkez Bankası 6 ay kazandı: 2025’in ekonomik analizi 29 Aralık 2024 | 86 Okunma İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi nasıl dış işleri bakanı çıkardı? 24 Aralık 2024 | 187 Okunma