Birçoğumuz Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi kavramını duymuşuzdur.
Maslow’a göre; insanoğlu yaşamını devam ettirebilmesi için bazı ihtiyaçlarının diğerlerinden daha önce giderilmesi gerekmektedir.
Fizyolojik ihtiyaçlar, hayatımızın en temel konusu olduğundan dolayı piramidin ilk basamağı oluşturur ve en önemli kısmıdır. Çünkü insanın temel fizyolojik gereksinimleri doyurulmadan üst düzeydeki ihtiyaçlara gereksinim sağlanmayacaktır.
Fizyolojik ihtiyaçlar denildiğinde ilk önce akla yeme, içme, barınma gibi insani ihtiyaçlar gelir. İnsanoğlu bu ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra diğer ihtiyaçların giderilmesi için çalışmaya başlar.
Ekonomi de tam bu noktada devreye girmektedir. İktisat, en genel tanımıyla kıt kaynaklarla ihtiyaçların giderilmesi ile ilgilenmektedir. Sınırsız ihtiyaçlar demiyorum çünkü ihtiyaçların değil ihtirasların sınırsız olduğunu düşünenlerdenim.
Burada en kritik kavram şüphesiz ki “ihtiyaç” kelimesidir. Herhangi bir şeyin ihtiyacımız olup olmadığına karar verdikten sonra o ihtiyacımızın giderilmesi için çalışma sürecine gireriz. İhtiyacımızı gidermek için katlanmayı göze aldığımız maliyet ekonomi biliminin kapsama alanına girer.