Sosyal medyada zaman zaman darbe tehlikesine dikkat çektiğimde,
“hayal gücün ne kadar geniş böyle Hoca!” diye eleştirildim hep.
15 Temmuz darbe girişimi püskürtüldü. Bu aziz millet, göğsünü
tanklara siper etti, darbecilere geçit vermedi; darbecilere darbe
yapan asil bir millet olarak tarihe geçti.
DARBE PÜSKÜRTÜLDÜ AMA TEHLİKE BİTMEDİ!
Şunu iyi bilin: Darbe püskürtüldü ama Türkiye'de darbe tehlikesi
bitmedi! Ne zamana kadar sürecek bu darbe tehlikesi peki?
Bu ülkede, bütün ipler, milletin eline geçtiği zamana kadar...
Bu ülkede, ipler, bu ülkenin has, çilekeş çocuklarının elinde değil
hâlâ! O yüzden bir istiklal ve istikbal mücadelesi veriyoruz,
diyoruz ya!
15 Temmuz gecesi, bu asil millet, üzerine üzerine gelen tanklara
doğru yürüdü; tankların üzerine çıktı; 161 asil insan, bu ve
benzeri çatışmalarda şehit düştü. Gazetemizin yetenekli, emektar
fotoğraf muhabirlerinden, hayat dolu güzel insan, değerli kardeşim
Mustafa Cambaz, tam da tanklara göğsünü siper ettiği sırada şehit
edildi.
Aynı şekilde, -Ahmet Tezcan'ın o nefis ifadeleriyle söylersem-
“yürüyüşü, duruşu, gülüşü ve dostluğuyla, servetini davası uğruna
harcamasıyla, yüzlerce insana maddî-manevî bakımdan kol kanat
germesiyle güzel insan” Erol Olçak kardeşim ve gencecik oğlu da
Boğaziçi Köprüsü'nde tankların üzerine yürüdüğünde aynı şekilde
şehit edildi.
Sevgili Mustafa ve Erol kardeşim ile gencecik çocuğuna ve bütün
diğer şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı
diliyorum. Onlar güzel insanlardı, güzel atlara binerek güzel bir
ölümle ebedî âleme yürüdüler...
“İP” VE “KÖPRÜ”: YOKOLUŞ VE YENİDEN-DOĞRULUŞUN İKİ METAFORU
Burada bu ülkede iplerin bu ülkenin has çocuklarının elinde de
olmaması yakıcı sorunu ile güzel insanların Köprü'de şehit
edilmelerini semiyolojik olarak okuduğumuzda, zihin açıcı bir
noktaya gelebileceğimizi düşünüyorum.